Sâmirî’nin kimdir ve küfrü'nün niteliği
Sâmirî’nin kimdir ve küfrü'nün niteliği

 
           Kur’an’ı Kerim’de Taha suresi içersinde üç yerde ismi geçen Sâmirî, İsrail oğulları içersinden bir kişidir. Kur'an-ı Kerim'de Taha suresinde yer alan Sâmirî hakkındaki söz konusu ayetler şunlardır.
“Allah buyurdu: Senden sonra biz, kavmini imtihan ettik ve Sâmirî onları yoldan çıkardı.” [iv]
“Dediler ki: Biz sana olan vadimizden, kendi kudret ve irademizle dönmedik. Fakat biz, o kavmin (Mısır'lıların) ziynet eşyasından bir takım ağırlıklar yüklenmiş, sonra da onları atmıştık; aynı şekilde Sâmirî de atmıştı.” [v]
“Musa: Ya senin zorun nedir, ey Sâmirî? Dedi.” [vi]
           Kur’an, Sâmirî hakkında kişisel bilgi vermemiştir. Kur’an ayetlerinde sadece ismi ve yaptığı fiilin anlatımı yer almaktadır.
           Müfessirler, Sâmirî kelimesinin sonundaki (y) harfinden dolayı asıl isminin Sâmirî değil, bir yöreye ait olan insan manasına yani, Sâmirîye’den, Sâmirî’li, Sâmirî taraflarından anlamına geldiğini beyan etmektedirler. Müfessirler buna, Arapça’da (y) harfinin, kişinin memleketi, kavmi ya da kabilesi ile ilgisini göstermek için kullanıldığını dayanak göstermektedirler.
            Tefsirler ve tarihi kaynakların bildirdiğine göre; İbrahim peygamber dönemlerinde yaşamış, kadim Mezopotamya kavimlerinden olan Sümerlerin; kurdukları devletin çökmesi üzerine, bugünkü İsrail topraklarında kalan bölgelere yerleşen Sümer topluluklarından bazıları, Sâmir adıyla anılmışlardır.  Tevrat’ta Sâmiriye adında şehir ifadeleri geçmektedir.
Omri, Şemer adlı birinden Samiriye Tepesi'ni iki talant gümüşe satın alıp üstüne bir kent yaptırdı. Tepenin eski sahibi Şemer'in adından dolayı kente Samiriye adını verdi.”[vii]
            İsrail oğulları içersinde karışıp kaynaşan yıkılmış Sümer devleti bakiyesi bu topluluklar; Samiriye bölgesinin insan ve ticarî popülâsyonlarının verdiği göç hareketleriyle, zamanla Mısır diyarına da göçmüşlerdir. Hem kadim Mezopotamya kökenleri ve hem de Mısır’da yaşadıkları kölelik zilletinin yakınlaştırdığı Samiriye’liler ve İsrail oğulları, Kıpti’ler tarafından aynı etnik köken ve dinden görülmekteydi.
            “Biz İsrail oğullarını oymaklar halinde on iki kabileye ayırdık.”[viii]    İsrail oğullarının, Yakup soyu on iki sıbt’tan oluşmaktaydı. Daha sonra Mısır’da İsrail oğullarının yerleşimi ile genişleyen İsrail oğulları içersine onlarla ilişki içersinde olan Samiriye’liler gibi yakın toplulukların katılmasıyla birlikte saf halden dönüşüme uğrayarak büyük bir kavim haline gelmişlerdir. Tevrat’ın sayılar kitabındaki mübalağalı rakamlara göre; Mısır’dan çıkan ve çölde tek tek sayılarak bulunan İsrail oğulları toplam nüfus sayısı 603.550 kişidir. “…onları Musa ve Harun’la İsrail’in on iki beyleri saydılar; bunlardan her biri kendi ata evi içindi… Bütün sayılanlar altı yüz üç bin beş yüz elli kişi idiler.”[ix]
             İsrail oğullarının Mısır’dan ayrılan bu kalabalık nüfusu içerisinde onlarla kaynaşmış Sâmirî adıyla anılan, kadim Mezopotamya kökenli toplulukların da olması muhtemeldir. Musa@ ve Harun’@un resullüğünü yaptıkları İsrail oğullarını, putperestliğe eğilimlerini en iyi fark eden ve şirk açısından bunu değerlendiren; Kadim Mezopotamya ve Mısır’ın (putperest) pagan kültürüne yatkın, Sâmirî denilen kişinin bu husustaki ayrıcalığını göstermek, vurgulamak amacıyla Kur’an’da, Sâmirî ismi / sıfatı kullanmış olabilir.
            Nitekim Kur’an’daki, Sâmirî kelimesinde kullanılan, belirlilik takısı (El) onun bu topluluk içinden belli bir şahıs olarak nitelenmekte olduğunun ayrı bir işaretidir.
            Kur’an’ın, anlattığı şahsiyetleri ön plana çıkarmayan, onları detaylandırmayan daha ziyade yaptıkları iyi ve kötü fiillerin örnekliğini ön plana alan tutumu göz önüne alındığında; ”Sâmirî” kelimesinin, isimden ziyade lâkap olmasının kabulü; Kur’an’ın şahsiyetlerden çok fiilleri ön plana çıkaran tavrına çok uygun bir görüş olduğu kanaatindeyiz.
           Kur’an’ın, “Sâmirî onları yoldan çıkardı.” diye bildirdiği “Sâmirî” hakkında, Tevrat’ta hiç bir bahis yoktur. Tevrat metinleri, Kur’an’ın İsrail oğullarını şirke sürüklediğini beyan ettiği, Sâmirî’nin gerçekleştirdiği şirk fiilini,  Harun peygamberin yaptığını anlatmaktadır. Tevrat’a göre İsrail oğullarının altınlarını toplayıp ondan buzağı heykeli yapıp tapmalarını sağlayan kişi Harun peygamberdir.
“Halk Musa'nın dağdan inmediğini, geciktiğini görünce, Harun'un çevresine toplandı. Ona, "Kalk, bize öncülük edecek bir ilah yap" dediler”
“Harun, "Karılarınızın, oğullarınızın, kızlarınızın kulağındaki altın küpeleri çıkarıp bana getirin" dedi.”
“Herkes kulağındaki küpeyi çıkarıp Harun'a getirdi”
“Harun altınları topladı, oymacı aletiyle buzağı yaparak işte sizi Mısır'dan çıkaran Tanrınız budur!" dedi.”[x]
           Tefsir kitaplarında yer alan Sâmiri hakkındaki aslı astarı olmayan çeşitli rivayetler ise; Sâmiri’nin oluşturduğu şirk fiiline dikkat çekmekten ziyade, onun hakkında yeni efsaneler örgüsünün ortaya çıkmasına ve Kur’an’ın mesajının üzerinin örtülmesine sebep olmaktadır. Ortaya atılan efsaneler bile, Kur’an’ın bakış açısına ters ve o rivayetler de düzeltilmeye muhtaç olan lüzumsuz tevatürler olmaktan öteye gitmeyen malumat olduğu görülmektedir. Bu yüzden yarar getirmeyecek bir yığın malumatı yazımızda dercetmekten imtina ederek konumuza devam ediyoruz.
            Kur’an’daki ayetlerin gidişatı ve içindeki tanımlamalardan, Sâmirî‘nin mücevher işleme veya döküm ustası olduğu ihsas edilmektedir. 
“Dediler ki: Biz sana olan vadimizden, kendi kudret ve irademizle dönmedik. Fakat biz, o kavmin (Mısır'lıların) ziynet eşyasından bir takım ağırlıklar yüklenmiş, sonra da onları atmıştık; aynı şekilde Sâmirî de atmıştı.”[xi]           
Taha suresinde yer alan bu ayette Sâmirî’nin; İsrail oğullarının ziynet eşyalarını toplayıp, erittiği anlatılmaktadır. Eriyen altın hammaddesinden buzağı heykeli yapan Sâmirî, daha da ustalık göstererek boğanın böğürmesini sağlar. “Bu adam, onlar için, böğürebilen bir buzağı heykeli icat etti.”[xii]

Cengiz Duman
Araştırmacı-Yazar
 
 
Dipnotlar

---------------------------------------------------------------------
[iv] Taha suresi/85
[v] Taha suresi/87
[vi] Taha suresi/95
[vii] Tevrat; 1.Krallar, Bab 16/24
[viii] Araf suresi/160
[ix] Tevrat; Çıkış Bab 2/44 
[x] Tevrat; Çıkış, Bab 32/1–4
[xi] Taha suresi/87
[xii] Taha suresi/88
[xiii] Taha suresi/95
[xiv] Saffat suresi/145
[xv] Taha suresi/88
[xvi] Taha suresi/87
[xvii] Yusuf suresi/53
[xviii] Nisa suresi/118,119                        
[xix] Araf suresi/16,17
[xx] Enam suresi/71
[xxi] Taha suresi/85

     CENGİZ DUMAN

        ARAŞTIRMACI -
                  YAZAR


B
İRİNCİ BASKISI, 2011, İKİNCİ BASKISI
 
2015 YILINDA EKİN YAYINLARI TARAFINDAN
YAYINLANAN, KUR’ÂNKISSALARININ TARİHSELLİĞİ;
2013 YILINDA PINAR 
YAYINLARI TARAFINDAN YAYINLANAN,
KUR’ÂN 
PERSPEKTİFİNDEN ÜÇ KRAL İKİ PEYGAMBER;
2015 YILINDA SÜLEYMANİYE VAKFI YAYINLARI
TARAFINDAN YAYINLANAN,   KUR’ÂN PERSPEKTİFİNDEN
 ZÜLKARNEYN VE YE’CÛC ME’CÛC, İSİMLİ ÜÇ KİTABIN
YANISIRA; İNTERNET ORTAMI ÜZERİNDEN YAYINLANAN
 “DİNLERDE ARINMA İBADETİ OLARAK GUSÜL” VE
 “MECUSİLİK/ZERDÜŞTLÜK DİNİ” İSİMLİ İKİ E-KİTAB’LARIN
YAZARIDIR. KUR’ÂN-I KERÎM KONULARI, KUR’ÂN KISSALARI
 VE TEVRÂT - İNCÎL KISSALARI BAĞLAMI ÜZERİNDEKİ ÇOK
 YÖNLÜ ARAŞTIRMALARI, TÜRKİYE’DEKİ ÖNDE GELEN
İSLÂMİ DERGİLER VE İNTERNET ÜZERİNDEKİ ÇEŞİTLİ
İSLÂMİ WEB SİTELERİNDE HALEN YAYINLANMAKTADIR.
AYNI ZAMANDA “WWW.KURANKİSSALARİ.COM“ VE
 “WWW.KURANKİSSALARİ.TR.GG” WEB SİTELERİ
MODERATÖRLÜĞÜNÜ SÜRDÜRMEKTEDİR.
 
* KİTAP *  




*E-KİTAP*


 
 
 
DİNLERDE ARINMA İBADETİ OLARAK GUSÜL

Facebook beğen
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol