Şia ve ehl-i Sünnet fıkhına göre Mut'a kitabı üzerine

ŞİA VE EHL-İSÜNNET FIKHINA GÖRE MUT'A KİTABI ÜZERİNE Yrd. Doç. Dr. Ali DUMAN ile Söyleşi



İslam Hukuku Sayfası, sitemizin editörü olan Yrd. Doç. Dr. Ali Duman'ın en son kitabı Şi'a ve Ehl-i Sünnet Fıkhında Mut'a geçtiğimiz aylarda yayınlandı. Sitemizin editörlerinden Cengiz Duman, Ali Duman ile kitabı üzerinde bir söyleşi yaptı. Söyleşiyi aynen yayınlıyoruz.

Cengiz Duman (CD): Değerli hocam, öncelikle kitabınızın hayırlı olmasını temenni ediyorum. Gerçekten de İslâm fıkhında problemli olan bir alanla ilgili bilgilendirici ve yol gösterici bir eser ortaya koymuşsunuz. Neden böyle bir çalışmayı yapma ihtiyacı duyduğunuzu sorarak başlamak istiyorum.

Ali Duman (AD): Güzel yorumunuz ve umut verici konuşmalarınız için teşekkür ederim hocam. Öncelikle belirteyim ki bu çalışmayı Doçentlik başvurusu için hazırladım. Neden Mut'a sorusuna gelince; doğrusu iki temel nedeni var. Birincisi, ta talebeliğimden beri hep duyarım, memleketimizin çeşitli yerlerinden mut'a yapan, mut'a yoluyla evlenenler var diye. Kulaktan dolma bilgilerime göre mut'a Ehl-i Sünnet mezhebine göre caiz olmamasına rağmen nasıl olur da çoğunluğu Ehl-i Sünnete mensup Türk Milleti içerisinde mut'a yapanlar bulunur. Bunu hangi yorum, içtihada göre yapıyorlar diye düşünürdüm. Ayrıca çalıştığım fakültede de çeşitli şekillerde mut'a yapanlarla ilgili haberler alıyordum. Doçentlik çalışması hazırlamam gerektiğinde, mut'a konusunun dini hükmünün ne olduğunu ortaya koymamın iyi olacağını düşündüm. Kitabı hazırlamamın ikinci sebebi tamamen bilimsel merak diyebiliriz.

CD: Kitabınızın mut'a konusunu hallettiğini düşüyor musunuz?

AD: Bu soruya kesinlikle hayır demeliyim. Doğrusu başlangıçta mut'a konusunu halletmek üzere araştırmaya girişmiştim. Ancak, konunun derinliklerine girince, konunun pek çok ve farklı boyutları olduğunu gördüm. Dolayısıyla öncelikle mut'anın ne olduğunu ve İslâm mezheplerinin mut'a konusundaki tutumlarını ortaya koymanın zarureti ortaya çıktı. Bu yapılmadan mut'a konusunu halletmek mümkün gözükmedi. Ben de çalışmamı mut'a üzerine ihtilaf eden iki temel ekolün konuya yaklaşımlarını ortaya koymaya yoğunlaştırdım. Yani mut'a konusunda Şi'a ne diyor, neden böyle söylüyor, bu konudaki delilleri nelerdir? Ehl-i Sünnet ne diyor, neden böyle diyor, onların delilleri nelerdir? Sorularını cevaplarsam en azından konunun ana hatlarını belirlemiş olurum diye düşündüm.

CD: Kitabınızın kısaca özetlemenizi istesem…

AD: Kitap başlıca dört bölümden meydana geliyor. Birinci bölümde Mut'a kavramını tahlil ettim ve anlam alanını belirlemeye çalıştım. Fıkıhta mut'anın ne demek olduğunu ve mut'anın fıkıhta konu edilen diğer cinsellik türleriyle ilişkisi ortaya koydum. Özellikle de nikah ve zina arasında mut'anın yerini belirlemeye gayret ettim.

İkinci bölümde tarihsel açıdan mut'ayı incelemeye çalıştım. İslâm öncesi toplumlarda ve dönemlerde buna benzer cinsellik türleri var mıdır diye araştırdım ayrıca yine bu bölümde, cahiliye döneminde, Hz. Peygamber ve Raşit halifeler dönemlerinde mut'anın tarihsel konumunu tespit ettim.

Üçüncü bölüm Şi'anın mut'aya bakışını gösterir. Şi'anın mut'aya yaklaşımı, bu yaklaşıma sahip olurken dayandıkları deliller bu bölümde incelendi. Son bölümde de Ehl-i Sünnet'in mut'aya yaklaşımı ve delillerini inceledim.

CD: Peki hocam, mut'a nedir?

AD: Mut'a kelimesinin etimolojisini yapmama gerek yok sanırım. doğrudan fıkıhta mut'a kavramı üzerinde durursak; mut'a: Bir kadının kendisine verilen bir şey, ücret, para, menfaat vs. olabilir, karşılığında, kendisinden belirli bir süre yararlanılmak üzere kiralanmasıdır.

CD: Tanımına bakılırsa mut'a, para karşılığı cinsellik gibi bir anlama geliyor. Bu tür bir cinselliğin dinimizde onaylanabileceğini sanmıyorum. Yani bir kadına parayı veya onun için değer ifade eden bir şeyi veriyorsunuz ve belirli bir süre ondan istifade ediyorsunuz. Bu fuhuşa benziyor, değil mi hocam?

AD: Tabi tanıma bakınca böyle bir izlenim vermesi doğal. Ama sosyal bilimler alanının hemen bütün kavramlarında olduğu gibi, fıkıh kavramlarında da tanımlama en zor işlerden birisi. İsterseniz tanımı biraz açalım. Daha sonra fuhşa benzeyip benzemediği konusu üzerinde duralım.

CD: Tabi, buyurun hocam.

AD: Tanıma dikkat edilirse üç unsur var mut'ada: ücret, süre ve istifade, yani istimta. Taraflar, erkek ve kadın, belirli bir ücret, ki Şi'a buna mehir diyor, karşılığında, belirlenmiş bir süre için, ki bu süre insan ömrünü aşacak kadar geniş zaman dilimlerine ulaşmamalı, öyle olursa normal nikah oluyor. Evet sonuncusu da istimta yani, kadından yararlanma, bu genel olarak cinsel yönden yararlanma, karı-koca hayatı yaşama.

Fakat bu unsurlardan başka mut'anın şartları da var. Mesela süreli belirlenmiş olacak, erkeğin nafaka zorunluluğu olmayacak, süre bitince boşamaya gerek olmaksızın taraflar ayrılacak, kadın süre bitiminden sonra iki hayız müddeti, yaklaşık 45 gün iddet bekleyecek, taraflar birbirine mirasçı olmayacak.

Tabi mut'ayı ele alırken, ilk dönem İslâm tarihinin şartları da göz ardı edilmemeli.

CD: Bununla kastınız nedir?

AD: Yani demek istiyorum ki, İslâm, cahiliye olarak tavsif edilen bir dönemde, cahiliyeyi benliğinin her alanında yaşayan bir toplumun içerisinde filizlendi. Cinsellik konusunda da o dönemin şartları hakimdi. Cahiliye toplumunda sahabe denilen şekçin kişileri oluşturmak gerekiyordu ve bu süreç işiydi. Mesela içki konusuna bakalım: Kur'an nazil olmaya başladığında, yani İslâm Dini gelişmeye başladığı zaman, içki içen o topluma doğrudan içkiyi yasaklamadı. Yasaklama işini tedrici yaptı. Yani süreç içerisinde halletti. Aynı şekilde Mekke'de ilk inen ayetlere baktığımızda inançla ilgili olduklarını görürüz. Cihat emri söz konusu değildir. Gündemde değildir. O da süreç içerisinde halledildi. İşte bunlar gibi cinsellik konusunda da o toplum çok fazla aşırılıklar içermekteydi. Cahiliye dönemi cinsellik türleri, yani nikah çeşitlerine baktığımızda bugün çoğuna zina, fuhuş, gayrı meşru cinsellik dediğimiz pek çok cinsellik türünün o toplum tarafından kabul gördüğünü onaylandığını görüyoruz. Mut'a da bunlardan biri. İslâm tedrici olarak cinselliği de düzenleme alanına aldı. Cahiliye dönemi nikah çeşitlerinin pek çoğunu yasakladı, ortadan kaldırdı.

CD: Fakat siz kitabınızda mut'anın cahiliye dönemi adetlerinden olmadığını söylüyorsunuz.

AD: Tam olarak öyle değil, ama mut'anın cahiliye döneminde, İslâm döneminde uygulandığı söylenen mut'adan farklı olarak uygulandığını düşünüyorum. Yani o dönemde de mut'a denilen bir cinsellik türü var. Fakat bu mut'a, Hz. Peygamber döneminde uygulandığı söylenen mut'a ile uzaktan yakından ilgili gözükmüyor. Cahiliye döneminde bir erkeğin kabilesinden ayrı düştüğü durumlarda sığınma amacıyla başka kabilelere müracaat ederek, o kabile kadınlarıyla belirli bir süreliğine evlendiğini ve bu yolla o kabileye hizmet ettiğini gösteren hadiseler var. Buna mut'a diyorlar. Cahiliyede bir kabileye mensup olmak çok önemli, zira bir kimse herhangi bir kabileye mensup olmazsa, hayat hakkı tanınmıyor ona. Öyle veya böyle kabilesinden ayrılan bir adam, yaşayabilmek için başka kabilelere gidiyor. O kabileler de kendi adına savaşırsa onu kabul ediyorlar. Adam da o kabilede yaşayabilmek için o kabile ile akrabalık ilişkisi kurmak istiyor. Kadınlar kendi kabilelerinin dışındaki kabilelerden erkeklerle evlenmek istemiyorlar. Tek çıkar yol, evliliğin iradesi, yani yürüyeceği süreç kadının elinde olmak üzere o kabileye girebilmek. Kadın istediği kadar erkekle evli kalıyor. Onlara bir çadır ve mızrak veriyorlar. Kadın ne zaman isterse mızrağın yönünü ters çeviriyor. Böylece evlilik bitmiş oluyor. Cahiliyede buna mut'a diyorlar. Üstelik bu tür evlilik o coğrafyada yani orta doğu denilen bölgede bir çok kavimde de var. Hatta Asya'da Tibette, Hindistanın çeşitli kabilelerinde de var. Bu bizdeki iç güveyine benziyor biraz. Hani bir adam kadınla evlenir onun evine yerleşir ya. Onun gibi.

CD: Evet hocam konu biraz dağıldı. Toparlarsak.

AD: Özetle cahiliyede bir mut'a var, ama Hz. Peygamber döneminde uygulandığı rivayet edilen mut'adan farklı.

CD: Hz. Peygamber döneminde mut'a nasıl uygulanıyordu.

AD: Problemin çıktığı nokta burası işte. Ben 12 tane mut'a yapıldığını gösteren hadis buldum. Bu hadislerden mut'anın nasıl yapıldığı anlaşılıyor. Bir avuç hurma veya un karşılığında, üç-beş gün gibi kısa süreler için yapılıyor. Nafaka, miras söz konusu değil. Fakat en dikkat çeken yanı, bu mut'aya sefer ve savaş zamanlarında izin verildiği anlaşılıyor. 12 hadis dedim ama, bunlar, gelen farklı rivayetlerle yüzlerce hadis ediyor. Ben yüzlerce hadisi tek tek inceleyerek, bunları 12 hadis olarak tespit ettim.

CD: Mut'a yapanlar kimler o dönemde, yani hangi sahabiler mut'a yapmış?

AD: Orada da bir karışıklık mevcut.

CD: Nasıl yani?

AD: Şöyle ki, Hz. Peygamber döneminde mut'a yapanlar var. Ondan sonraki dönemlerde de yani Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer'in halifeliği zamanında da mut'a yaptığı söylenenler var. Fakat bunların hangisi sahabi hangisi tabiinden ayırt etmek güç. Çünkü bir kısmı Resulullah zamanında da yaşamış, fakat o zaman değil, sonradan Müslüman olmuş. İsim vermek gerekirse; Cabir b. Abdillah, Abdullah b. Mes'ud, Mabed el-Cüheni, Selem b. Ekva, bunlar Resulullah zamanında mut'a yapardık diyen sahabiler. Bir de Amr b. Hureys, Rebia b. Ümeyye b. Halef, Seleme b. Ümeyye b. Halef,Said b. Cübeyr, Hakim b. Ümeyye, Muaviye b. Ebi Süfyan, Safvan b. Ümeyye gibi kişiler var ki, bunların Resulullah zamanından snra mut'a yaptıkları kesin, ama, Resulullah zamanında da mut'a yapıyorlar mıydı, o konuda bilgi yok.

CD: Mut'ayı Resulullah yasaklamadı mı? Nasıl oluyor da Resulullahtan sonraki bir zamanda mut'a yapanlar olabiliyor?

AD: Mut'ayı Resulullah'ın yasaklaması konusu Şi'a ve Ehl-i Sünnet'in farklı görüşlerde olmasının sebeplerinden biri. Şöyle ki: Şi'a Resulullah'ın değil, Hz. Ömer'in mut'ayı yasakladığını söylüyor. Ehl-i Sünnet ise Resulullah'ın yasakladığını, Hz. Ömer'in yasak emrini tekrar ettiğini söylüyor. Her iki durumda da Resulullah'tan sonra mut'a yapıldığını anlıyoruz. Zira Hz. Ömer yasak emrini tekrarlıyorsa, buna ihtiyaç olması gerekir. Yani birileri mut'a yapmaya devam etmiş olmalı. Resulullah'ın yasağından sonra nasıl devam edebilirler derseniz: Bunun birkaç nedeni olabilir. Ya yasak emri herkese ulaşmamıştır, ya insanlar yasak emrini farklı yorumlamışlardır. Çünkü mut'anın Resulullah tarafından yasaklandığını gösteren hadislerde de problem var. Hatta bu yüzden İmam Şafii gibi alimler mut'a yasağının birkaç kez tekrar ettiğini, daha doğrusu birkaç kez mut'aya izin verilip yasaklandığını söylüyorlar. Yani izin verilmiş yasaklanmış, sonra tekrar izin verilmiş tekrar yasaklanmış gibi.

Devamı var

 

     CENGİZ DUMAN

        ARAŞTIRMACI -
                  YAZAR


B
İRİNCİ BASKISI, 2011, İKİNCİ BASKISI
 
2015 YILINDA EKİN YAYINLARI TARAFINDAN
YAYINLANAN, KUR’ÂNKISSALARININ TARİHSELLİĞİ;
2013 YILINDA PINAR 
YAYINLARI TARAFINDAN YAYINLANAN,
KUR’ÂN 
PERSPEKTİFİNDEN ÜÇ KRAL İKİ PEYGAMBER;
2015 YILINDA SÜLEYMANİYE VAKFI YAYINLARI
TARAFINDAN YAYINLANAN,   KUR’ÂN PERSPEKTİFİNDEN
 ZÜLKARNEYN VE YE’CÛC ME’CÛC, İSİMLİ ÜÇ KİTABIN
YANISIRA; İNTERNET ORTAMI ÜZERİNDEN YAYINLANAN
 “DİNLERDE ARINMA İBADETİ OLARAK GUSÜL” VE
 “MECUSİLİK/ZERDÜŞTLÜK DİNİ” İSİMLİ İKİ E-KİTAB’LARIN
YAZARIDIR. KUR’ÂN-I KERÎM KONULARI, KUR’ÂN KISSALARI
 VE TEVRÂT - İNCÎL KISSALARI BAĞLAMI ÜZERİNDEKİ ÇOK
 YÖNLÜ ARAŞTIRMALARI, TÜRKİYE’DEKİ ÖNDE GELEN
İSLÂMİ DERGİLER VE İNTERNET ÜZERİNDEKİ ÇEŞİTLİ
İSLÂMİ WEB SİTELERİNDE HALEN YAYINLANMAKTADIR.
AYNI ZAMANDA “WWW.KURANKİSSALARİ.COM“ VE
 “WWW.KURANKİSSALARİ.TR.GG” WEB SİTELERİ
MODERATÖRLÜĞÜNÜ SÜRDÜRMEKTEDİR.
 
* KİTAP *  




*E-KİTAP*


 
 
 
DİNLERDE ARINMA İBADETİ OLARAK GUSÜL

Facebook beğen
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol