Sahabenin Kavrama ve Nakletme Sorunu
Sahabenin İslâm kültüründe mühim bir rol oynadığı bütün alimler tarafından ittifakla kabul edilen bir husustur. Zira onlar hem Kur'an vahyinin hem de hadis/sünnetlerin bize intikalinde önemli katkıları olmuştur.
Kur'an metinleri daha o dönemden itibaren yazılı olarak nakledildiği halde, hadis/sünnetler için aynı şeyleri söylemek mümkün değildir. Zira bunlar bir kaç özel inisiyatif dışında H. I. asrın sonuna kadar sözlü olarak nakledilmiştir. Sözlü rivayetler de lafzî olmayıp, insan tabiatının doğası gereği manen nakledilmiştir. Bilindiği gibi manen rivayetlerde de ravinin anlama, kavrama ve nakletme hususundaki kabiliyetleri önem arz etmektedir. Bu nedenledir ki raviler tenkite tabi tutulmuşlardır. Bunun sahabe arasında da vuku bulduğunu görmekteyiz. Nitekim sahabenin hadis rivayeti konusunda birbirlerini tenkite tabi tuttuğuna dair pek çok örnek hadis kitaplarında zikredilmiştir.
Sahabenin anlama, kavrama ve nakletme gibi hususlarda birbirini tenkitine rağmen, süreç içinde satır aralarında zikredilen bazı istisnalar dışında sahabenin ilmi açıdan tenkit edilebilecek yönleri çoğunlukla görmezden gelinmiş; sistemli bir tenkite tabi tutulmamıştır. Hatta daha sonraları Müslümanlar bir hadisin sahih veya sakîm olduğunu değerlendirirken rivayet zincirindeki ilk tabaka olan sahabeyi tenkit dışı tutmuşlardır. Onlara cerh ve ta'dil kitaplarında yer vermemişlerdir. Şurası bir gerçektir ki usulcülerin tanımladığı anlamda sahabenin Hz. Peygamber adına bile bile yalan uydurabileceği pek muhtemel görünmemektedir. Ancak onların hata, yanılma, unutma gibi zabt hatalarına düşme ihtimali tetkike muhtaç bir konudur. Hadisin isnadı değerlendirilirken sahabenin en azından zabt açısından tenkite tabi tutulması gerekmektedir. Bu, onların da diğer insanlar gibi birer beşer olmalarının bir gereğidir.
Sahabe konusunda pek çok eser yazılmış olmasına rağmen, onların anlama, kavrama ve nakletme konusunda gerek Hadis metodolojisi gerekse ekollerin konuya bakış açısını ele alan müstakil bir çalışma yapılmamıştır. İşte biz ihmal edildiğini düşündüğümüz bu konuyu araştırmayı ve bu konuda bir bakış açısı ortaya koymayı hedefledik. Amacımız sahabenin anlama, kavrama ve nakletme konusundaki durumlarını incelemek ve hadis rivayetinde onların da bu açıdan değerlendirmeye alınması gereğine vurgu yapmaktır. Çalışmamız sahabenin zabt kusurlarıyla sınırlandırılmıştır. Ancak zabt konusu işlenirken konunun muhtevası gereği bazen adalet konusuna girmemiz kaçınılmaz olmuştur. Bu özellikle ekollerin bakış açısı ele alınırken söz konusudur. Çalışmamızda farklı ekollerin kanaatlerine de yer verilmiştir. Ekollerin görüşleri değerlendirilirken mümkün olduğunca onların orijinal kaynaklarına ulaşılmaya çalışılmıştır.
Çalışmamız bir giriş, iki bölüm ve bir sonuçtan oluşmaktadır. Girişte kavramsal çerçeve ele alınmış olup, burada sahabe kavramı, sahabenin dindeki ve hadis ilmindeki konumu, zabtın mahiyeti ve çeşitleri gibi konulara yer verilmiştir.
I. Bölümde sahabenin Hadis metodolojisi açısından zabt yönü ele alınmıştır. Sahabenin zabtı "metâinu aşera" diye tabir edilen on kusurdan beşini teşkil eden zabt kusurları açısından örnekler verilerek incelenmiştir. Bununla bağlantılı olarak sahabenin murseli, tedlisi ve İsrailiyyatla ilişkisi irdelenmiştir. Zira bilinçli veya bilinçsiz olarak İsrailiyyat telkinine bazı sahabîlerin maruz kaldığı görülmektedir. Bu bölüm, sahabenin zabt kusurlarına yol açan faktörlerle son bulmuştur.
II. Bölümde ise bazı ekollerin sahabenin zabt yönüne bakışı ele alınmıştır. Bu bölümde tarihi süreç içerisinde İslâm kültürüne damgasını vuran bazı ekollerin sahabeyle ilgili değerlendirmelerine yer verilmiştir. Bunlar Ehl-i Hadis, Fakihler (özellikle Hanefîler), Mu'tezile, Hariciler ve Şia'dır. Bu bölüm çağdaş alimlerin sahabenin zabtına bakışıyla sona ermiştir. Çalışma vardığımız neticeleri dile getirdiğimiz sonuç bölümüyle sona ermiştir.
Doç.Dr. H.Musa BAĞCI
Dicle Ünv. İlahiyat Fakültesi
Hadis Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
http://eilahiyat.com/content/view/598/229/
|