Aziz’in Karısının Zinaya Meyletmesi ve Hz. Yusuf'a iftira
Yusuf’un büyüyüp, yakışıklı bir delikanlı olması, Aziz’in karısının nezdinde olumsuz bir etki yaparak, ona cinsi yönden meyletmesine yol açar. Ve Yusuf’a bir tuzak kurarak ağına düşürmeye çalışır.
“Kaldığı evin hanımı onunla olmak istedi. Kapıları kilitleyip:
“Gelsene” dedi. Yusuf: “Allah’a sığınırım. Rabbim bana iyi baktı. Zalimler asla iflah olmaz” dedi." "Gerçekten kadın onu arzulamıştı. Rabbinin işaretini görmeseydi Yusuf da onu arzulayacaktı. Böylece onu kötülükten ve fuhuştan alıkoyduk. Çünkü o, bizim muhlis kullarımızdandı.” (12/23-24)
Yusuf (a) 22. ayette anlatılan, resullük vazifesini almamış olsaydı; (Rabbi’nin burhanını görmemiş olsaydı) o zaman o da kadına meyledecekti. Yusuf (a) bunu Kuran’da şöyle beyan ediyor:
“Yine de nefsimi temize çıkarmak niyetinde değilim. Rabbimin merhamet etmesi müstesna, nefis daima kötülüğe teşvik eder. Doğrusu Rabbi’im çok bağışlayıcıdır, çok merhametlidir.” (12/53)
Böylece Allah, Yusuf peygamberi korur ve peygamberlerin ismet sıfatının nasıl tecelli ettiğinin bir örneğini de vermiş olur. Eğer Yusuf (a) günaha meyletmiş olsaydı doğrudan doğruya vahiy ve onun belirttiği değerler zarar görmüş olacaktı. Bu sebebe mebni olarak Allah, bu olay öncesinde Yusuf’u resullükle görevlendirerek, aynı zamanda Yusuf peygamberin ismet sıfatına da bürünmesini sağIamış oluyordu.
Hz.Yusuf’a Yapılan İftira
“Kapıya koştular. Kadın, Yusuf’un gömleğini arkasından yırttı. Kapının önünde kadının kocasıyla karşılaştılar. Kadın: “Eşine kötülük yapmak isteyen bir kimsenin cezası, hapsedilmekten veya can yakıcı bir azaba uğratılmaktan başka ne olabilir? dedi.” (12/25)
Bu ayette tipik bir iftira olayıyla karşı karşıyayız. Olayda biri kadın diğeri erkek iki şahıs vardır ve evde yalnızdırlar. Aziz’in karısı kendisini savunmaya başlamıştır. Yusuf (a)’a iftira ederek... Yusuf da kendini savunmaktadır:
“Yusuf: “0 benimle olmak istedi” dedi.” (12/26)
Her ikisinin de suçsuzluklarını iddia ettikleri bu durumda ne yapmak gerekir? 0 halde olayın doğruluğu hakkında karar vermek için şahit lazımdır. Görgü şahidi olmadığına göre, olayda suçlunun kim olduğuna karar vermek için anlatılanların veçhesinde delil aramak lazımdır. 0 halde, suçsuzluğunu ispatlamak için Yusuf’un kaçtığına delil olması açısından gömleğinin arkadan yırtılmış olması gerekir. Çünkü gömlek önden yırtılmış olsa kadın mütecaviz olamaz, erkek saldırmış kadın da kurtulmak için erkeğin gömleğini önden yırtmış olması gerekir.
“Kadının ailesinden bir şahit: “Eğer gömleği önden yırtılmışsa kadın doğru söylüyor, erkek yalancıdır. Eğer gömleği arkadan yırtılmışsa kadın yalan söylüyor, erkek doğrudur” dedi. Adam gömleğin arkadan yırtıldığını görünce, dedi ki: “Bu sizin tuzaklarınızdan biri. Çünkü sizin tuzaklarınız pek yamandır.” (12/26-28)
Kıssanın bu bölümü:
a- Kadın ile erkek arasındaki cinsi iletişimin başlangıcının her iki cinsin bir mekanda yalnız kalmalarıdır. Her iki cins hakkında yanlış anlaşılmaların, dedikodunun çıkmaması için ilk yapılacak işin birbirlerine mahrem olanların aynı mekanda yalnız bulunmamaları gerektiği bu olayla belirtilmektedir.
b- Aziz, karısının iddiasına inanmamıştır ki; karısının ailesinden hakem isteyerek, olayın muhakeme edilmesini ve böylece hadisenin doğrusunun açığa çıkarılmasını istemektedir. Bu hususta muhakeme ve hakem olayına dikkat çekilmektedir
c- Meydana gelen olaylarda hukuki olarak aranacak şeylerin başında delilin geldiği ve bunun önemi anlatılır.
d- Şahidin de hukuki olarak gerekliliğine ve önemine vurgulama yapılmaktadır Muhakemede şahitliğin önemli bir hukuki norm olduğunu, şahidin de adalet, dürüstlük gibi ilkelerle davranması, aleyhine bile olsa doğruyu beyan etmesi gerektiğine işaret edilmektedir.
Dedikodu
Aziz’in karısının, Yusuf’a yaptığı iftiranın sonucunda Yusuf’un aklanması neticesi, Aziz ve karısının olaya hakemlik yapan akrabaları bu olayın kapanması,örtbas edilmesi cihetine giderler:
“Yusuf! Sen bu işi kapat. Kadın! Sen de günahlarının bağışlanmasını dile. Çünkü hatalısın.”(12/29)
Ancak olayın örtbas edilme isteğine rağmen dedikodu sayesinde Mısır’ın bütün sosyetesi, Aziz’in karısının “zinaya meyletme” hadisesini işitir. Sosyetenin işi, birbirlerinin yaptıkları iyi veya kötü işleri sakız gibi çiğnemek olduğuna göre artık bu dedikodunun önünün kesilmesi mümkün değildir.
“Şehirdeki kadınlar: “Vezirin karısı kölesiyle olmak istemiş. Kadın onun aşkından deliye dönmüş. Biz onu apaçık şaşkınlık içinde görüyoruz.” dediler.”(12/30)
Tek çarenin olayı açıklamak olduğunu gören vezirin karısı, Mısır sosyetesini oluşturan “ileri gelen”lerin kadınlarına bir davet yaparak evinde toplar.
“Kadın onların dedikodularını duyunca onları evine çağırdı. Onlara koltuklar hazırladı ve her birine birer bıçak verdi. Yusuf’a “Yanlarına çık” dedi. Kadınlar onu görünce şaşkınlıktan ellerini kestiler ve “Allah’ı tenzih ederiz. Bu insan değil, olsa olsa çok güzel bir melektir” dediler. Kadın: “İşte beni kınadığınız kimse. Ben onunla olmak istedim, fakat o iffetli kalmak istedi. Eğer isteğimi yerine getirmezse, hapse atılacak ve zelilolacak” dedi. ”(12/31)
Aziz’in karısının, Yusuf (a) ve kendisinin hakkında sosyetenin yaptığı dedikoduyu kendisince haklı bir mecraya çekmek için yaptığı mizansen de önemli bir nokta gündeme gelmektedir.
Sosyetenin kadınlarının, Yusuf (a)’u görünce ellerini kesip, Yusuf’un güzelliği karşısında şaşırmalarını Aziz’in karısı, kendi işlemiş olduğu “zinaya meyletme” fiilinin haklılığı olarak sunmaya çalışmaktadır. Dolayısıyla sosyetenin hanımları Aziz’in hanımının haklı olduğunu teslim ediyorlar ki; Aziz’in karısı şöyle diyor:
“Eğer isteğimi yerine getirmezse, hapse atılacak ve zelilolacak” dedi.”(12/32)
Oysa sosyetenin kadınları “zinaya meyletme fiilini tasvip etmemiş olsalardı, “senin yaptığın ayıp, günah, vs. “ demeleri gerekirdi. Bu da Mısır sosyetesi ve yönettikleri insanların ahlaki konumlarının hangi seviyede olduğunu bize anlatmaktadır.
Bu arada Yusuf peygamberin suçsuzluğunun ikinci bir tespiti yapılmaktadır. Hem de Aziz’in karısının ağzından: “Ben onunla olmak istedim. Fakat o iffetli kalmak istedi.” Yusuf’un suçsuzluğu, birinci defa gömleğin yırtılma yerinin tespiti ile hem Azız, hem de karısının ailesi tarafından görülerek tespit edilmesinin akabinde, sosyetenin kadınları, tabiidir ki daha sonra beyleri tarafından ve Aziz’in hanımının ağzından tespit edilmiş oluyordu. Kıssanın ileriki anlatımlarında üçüncü olarak da Yusuf’un suçsuzluğu tespit edilecek ve böylece peygamberin ismet sıfatının gölgelenmemesi yüce Allah tarafından sağlanmış olacaktır.
“Yusuf, elçiye: “Efendine dön de ellerini kesen kadınların durumun sor. Doğrusu Rabbim, onların tuzaklarını çok iyi bilmektedir” dedi. Melik: “Yusuf’la olmak istediğiniz de durumunuz neydi?” dedi. “Allah’ı tenzih ederiz. Onun hiçbir kötülüğünü görmedik” dediler. Azizin karısı “Şimdi hak ortaya çıktı. Onunla olmak isteyen bendim. 0, doğrudur” dedi.” (12/50-51)
Kıssanın bu bölümünün anlatım ve tefsirinde; müfessirlerin ve tarihçilerin, Yusuf’un güzelliği, onu gören sosyete kadınlarının ellerini kesmesi olayı üzerinde gereksiz ve fazlaca durduklarını görmekteyiz. Bunun neticesi olarak, zina gibi toplumu ifsat eden bir fiilin ve bu fiile meylettiren sebeplerin hangi nedenle olursa olsun meşru bir sebep sayılamayacağı vurgusunun yetersiz kaldığını gözlemlemekteyiz.
Cengiz Duman
Araştırmacı-Yazar |