Hz. Yusuf'un iktidara geçmesi ve yönetim anlayışı
Hz. Yusuf'un iktidara geçmesi ve yönetim anlayışı





      Karmaşık bir rüya gören Melikin rüyasının yorumu hususunda ileri gelenlerden yardım İstemesi ile Yusuf peygamberle hapiste kalan kişi, şeytanın kendisine unutturduğu Yusuf'u hatırlayarak ona melikin rüyasının te'vili için başvurur. Yusuf peygamber tarafından yapılan yorumu beğenen melik, Yusuf'un zindandan çıkarılması için emir verir. Ancak bu aşamada beklenilmeyen bir durum husule gelir. Yusuf (a) zindandan kurtulmaktan ziyade kendisine atılan iftiradan kurtulmak için gayret eder ve şu teklifi yapar:
       "Melik:" "Onu bana getirin" dedi. Elçi, Yusuf'a vardığında Yusuf elçiye: "Efendine dön de ellerini kesen kadınların durumunu sor. Doğrusu Rabbim onların tuzaklarını çok iyi bilmektedir" dedi." (12/50)
        Bunun üzerine melik bu olay hakkında bir soruşturma yapar. Yusuf'a (a) iftira edildiğini birinci elden öğrenmiş olur. Böylece hem Yusuf'un suçsuzluğu ve hem de emin vasfı Melik dahil herkes tarafından tescil edilmiş olmaktadır. Eğer bu durum üzerinde durulmamış olsa idi belki de ilerde yeniden iftira hortlatılacak, Vahy ve onun temsilcisi rasul de bu açıdan suçlanılmaya çalışılacaktı.
       "Melik: " Onu bana getirin, yanıma alayım" dedi. Onunla konuşunca: "Bugün yanımızda sağlam ve güvenilir bir yere sahipsin" dedi. Böylece Yusuf'u oraya egemen kıldık, orada dilediği gibi davranırdı." (12/54-56)
       Kıssanın bu varyantında Kur'an'da anlatılan rasuller içerisinde, Yusuf peygamberin kıssası haricinde gündeme gelmemiş olan ilginç bir olay anlatılmaktadır. Nitekim bu vakıa, Yusuf peygamberden sonraki Vahiy muhatapları tarafından üzerinde önemle durulmuştur.
       Şimdi bu konuda dikkatimiz çeken hususlara değinelim:
       a- Kıssanın anlatımı içerisinde, melikin adının geçtiği tüm ayetlerde ondan olumlu bir biçimde bahsedilmektedir. Oysa Kur'an, daha sonraki Mısır yöneticisini "Firavun' olarak isimlendirmektedir. Firavun kelimesi "fer'ane" ve "tefer'ane" fiilinden türemiştir. Bu iki fiil, büyüklendi, ceberrut sahibi ve azamet sahibi oldu, ulaşılmaz bir güce erdi anlamına gelmektedir. Halbuki Yusuf zamanındaki yönetici olumlu bir isimlendirme ile "melik", "kral" olarak adlandırmaktadır.
         b- Kur'an'da anlatılan peygamber karşıtı yöneticiler peygamberlerle gerek fikri, gerekse fiili mücadele halindedirler. Peygamberlerin getirdiği Vahiy hemen alelacele reddedilir. Karşı propagandalarla ona tabi olanlara işkence, sürgün ve ölümler uygularlar. Oysa Yusuf kıssasının anlatımında, peygamberin çağdaşı Melik'e ve ileri gelenlerine ait vahiy ve rasul karşıtı olumsuz tavırlar bulunmamaktadır.
       c- Bilakis Yusuf peygamber melik tarafından eziyetten kurtarılmakta, rasulün aklanması temin edilmekte ve görüşlerine itibar edilmektedir. Mısır'a geldiğinde, Azize satılmasıyla birlikte köle statüsüne giren Yusuf peygamberin bu statüden kurtulmasını da Melik sağlamış olmalıdır.
      "Melik: "Onu bana getirin, yanıma alayım" dedi. Onunla konuşunca: "Bugün yanımızda sağlam ve güvenilir bir yere sahipsin" dedi." (12/54)
        Bu ayet-i kerimede anlatılanların bir benzeri, Kur'an-ı Kerim'de bahsi geçen diğer rasullerin kıssalarında anlatılmamaktadır. Rasulle görüşen Melik'in, Yusuf peygamberin ona iletmiş olacağı vahiyden bihaber olması mümkün değildir. Ama toplumunu ve konumunu cahili yapıdan arındıracak sahih bir kimliğe ve ölçü bütünlüğüne de sahip değildir. Olası ki adil bir yönetimden yanadır; ama yetersiz ve dalalet içindedir ve sonunda Melik, Yusuf'a tabi olmuştur. Çünkü rasul bu görüşmenin akabinde ondan yönetimi istemektedir. Eğer melik Rasule karşıt olsa, rasul ondan böyle istekte bulunmazdı. Melik de Rasule ve söylediklerine karşı olsa, bırakınız ona yönetimi teklif etmeyi, hapisten ya çıkarmaz ya da geri yollardı. Ve bu karşılaşmanın anlatımı; Musa (a) ile Firavun arasındaki karşılaşmadaki gibi, rasulün vahyi tebliği, Firavun'un da hem rasulü hem de Allah'ı inkar ettiği konuşmaları kapsayan Musa kıssasının anlatımı gibi olurdu.
      d- Yusuf'un yönetim talebinden sonra, melik ve ileri gelenleri hakkında hiç bahsedilmemesi Mısır yönetiminin tamamen rasule bırakıldığının göstergesi olabilir.
       e- Dünyada hiçbir düzen bu şekilde el değiştirmemiştir. Karşıt güçlerin birbiri ile fikri ve fiili bir çarpışma olmaksızın yönetim bırakması mümkün olmadığına göre; Yusuf ile Melik'in inançlarının pekişmesiyle yönetime daha ehil olan rasulün geçmiş olması akla yatkın gelmektedir. Böylece Yusuf'un yönetiminde iken aldığı tedbirlerle, Melik'in rüyasının te'vili gerçekleşmiştir.
       f- O halde Mısır yönetimi {Melik ve ileri gelenler) İslam'ı kabul etmiş ve Yusuf'u da İslam'ın hayata tatbikini gerçekleştirmek üzere yönetime getirmiştir.
        g- Eğer Melik ve ileri gelenleri müşrik kabul edip rasulü de onların idaresinden bir bölümüne talip, mesela Hazine bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Tarım Bakanlığı gibi bir bakanlık sahibi kabul edilirse ki çoğu yorumlar bu yöndedir. Bu hilkat garibesi yapının vahyin mantığına ters olduğu ve emsal olmasının gündem gelebileceğinden dolayı daha sonra anlatılan kıssalar ve Hz. Muhammed'in hayatının bölümlerinde de bu yapıya benzer pragmatist uygulamalara rastlamamız gerekirdi. Oysa yöneticilerin kendi yönetimleri içerisinde yer alma tekliflerine rasuller her zaman rest çekmişlerdir. Rasuller vahyin kabulüne ya da Allah'ın isteğine kadar mevcut yönetimlerle mücadele etmişlerdir.
        h- "Böylece Yusuf'u oraya egemen kıldık, orada dilediği gibi davranırdı." (12/56) ayeti Yusuf peygamberin yetki ve yönetiminin büyüklüğü hakkında yeterli bilgi vermektedir. Ülkede egemen olan ve dilediği gibi (tabi ki vahye göre) davrandığı tavsif edilen birinin bir başka yönetici ile beraber bu şekilde egemen ve dilediği gibi davranan biri olarak vasıflandırması nasıl mümkün olur.
        ı- Kaldı ki bir sistemin yürümesi; düzene hakim olanların ülkenin kaynaklarına (hazainul'ard) egemen olmasını gerektirir. Bu kaynakların işletilmesi ve geliri ile düzen işleyecektir. Pek tabiidir ki bu kaynaklara sahip olmakla ülkenin düzenine ait diğer kaynaklara hakim olmak birliktelik gerektirir. Melik, ülkenin hazine veya maliye bakanlığı gibi parasal kaynaklarını Yusuf'a (tevhidi düşünceye) devredip kendi de diğer devlet işleriyle (şirk inancıyla) meşgul oluyordu gibi bir kabul, sistem işleyişi açısından mantıksızlıktır. Bu hususta; Firavun, Haman, Karun üçlüsünü örnek verebiliriz. Bu üç kişilik de aynı zihniyetin ürünü (şirk) ve bu zihniyetin egemen olduğu sistemin tüm değerlerinin sahibidirler. Tevhidi düşünce önderinin getirdiği vahye ve onun rasulüne karşı çıkmaları; sahip oldukları zihniyetin ve bunun ürünleri olan egemenliğin ellerinden gitmesi endişesinden ötürüdür. Bırakınız Musa'yı aralarına almayı onu gözleri ile yok etmeyi düşünmektedirler. Böyle bir sistem ve sistemin sahipleri içerisinde yer almak, Musa peygamberin aklının ucundan dahi geçmez.
       Kur'an'da kıssaları anlatılan diğer rasullerin hayatlarında da bu gerçeklik yaşanmıştır. Hz. Nuh'a da, Hz. Muhammed'e de şirk yönetimi içerisinde yer alma teklifi getirilmiştir. Ancak o yönetimlerde yer alındığı takdirde, vahyin tebliğinden yani davadan taviz anlamı çıkaran rasuller derhal red cevabı vermişlerdir. Size karşı olan sistemin, sizi baştacı etmesi düşünülebilir mi? Olsa olsa sizin davanızın kenarından, köşesinden başlayarak, kendi düzenine uydurmak için bu teklifi yapmıştır. Nitekim Nuh'a yanındaki musta'zafları kovmasını, Hz. Muhammed'e ise putlarına çatmaması gibi tekliflerle yanaşmışlar, bunların karşılığı olarak düzenlerinden yer sunmuşlardır.
      j- "Ana babasını tahta oturttu" (12/100) ayetinde geçen "arş" kelimesi; Yusuf peygamberin, Mısır yönetimdeki, tek olan otoritesini vurgulayan en kuvvetli anlatımdır. "Arş" (taht); egemenlik, dilediği gibi davranış (vahye göre) anlamlarına gelir.
     k- Ancak daha sonraki ayetlerde; Yusuf'un kardeşleri ile ilgili olaylar esnasında geçen "Melikin dini (yasası) ve "Melikin kabı" ibareleri ile Tevrat metinlerinde geçen Mısır Firavun'u ile ilgili anlatımları da gözönüne alarak bir başka alternatif daha düşünülebilir.
      Tevrat'ın Tekvin babında, Yusuf peygamberin yönetime seçilmesi ile ilgili olarak şu ifadeler yer almaktadır:
      "Ve bu söz Firavun'un gözünde ve bütün kullarının gözünde iyi idi. Ve Firavun kullarına dedi: Bunun gibi kendisinde Allah'ın ruhu olan bir adam bulabilir miyiz? Ve Firavun Yusuf'a dedi: Madem ki Allah sana bütün bu şeyi bildirdi, senin gibi akıllı ve hikmetli adam yoktur; sen evimin üzerinde bulunacaksın ve bütün kavmim senin emrin üzere idare olunacaktır; Ben yalnız tahtta senden büyük olacağım. Ve Firavun Yusuf'a dedi: Bak seni bütün Mısır diyarı üzerine koydu. Ve Firavun mührünü parmağından çıkardı ve onu Yusuf'un parmağına taktı. Ve Firavun Yusuf'a dedi: Ben Firavun'um ve bütün Mısır diyarında hiç kimse sensiz elini yahut ayağını kaldırmayacaktır."
      Tevrat'taki bu ifadeler, Firavun'un, yönetimi tamamiyle Yusuf'a bıraktığını, ancak yönetime karışmasa da Yusuf'un bir üstünde bulunacağını ifade etmektedir. Bu günümüzde Britanya Krallığının fonksiyonuna benzemektedir. İngiltere demokrasi ile idare olunduğu halde sembolik olarak Kraliçe üstte bulunmaktadır. Ancak yönetime karışması diye bir şey söz konusu değildir.
       Tevrat'taki anlatımı ve Kur'an'da geçen "Melik'in dini (yasası)" ve "Melik'in kabı" ifadelerini de gözönüne alarak; Melik'i bir üstte, Yusuf'un idaresine karışmayan sembolik bir yapıda olduğunu kabul etsek bile (Velev ki Melik İslam'ı kabul etmemiş olsa dahi), bu savın vahyi ilkelerle hareket eden peygamberle, Yusuf'a fikren karşı çıkmadığı ve hatta ona tabi olduğu varsayılabilen Melik'in birarada bulunmasının Tevhidi ilkelere aykırı olmadığını söyleyebiliriz.
       Esas olan vahyi yapı ile şirk unsurlarını meczeden garip bir yönetim yapısını kabul etmemektir. Yusuf peygamberin yönetimi kesinlikle vahy ile şirkin karıştırılarak oluşturulduğu hilkat garibesi bir yapı ve zihnin ürün değildir. Böyle düşünülmesi dahi mümkün değildir. Bu konuda en fazla iki ihtimal üzerinde durabiliriz:
       a- Tebliğ'de toplumsal yönetimin merkezi gücünü muhatap almak asıldır. Hz. Yusuf Mısır yönetimini/melikini vahyi ölçüye inandırmış ve toplumsal yönetimin inisiyasitifini ele geçirmiştir.
    b- Ya Yusuf, kimliğini ve ilkelerini gizlemeden ve hiçbir taviz vermeden Mısır yönetimi içinde geniş bir inisiyatif alanı ele geçirmiştir.


Yusuf'un Yönetimi
Yusuf peygamberin yönetimi devralmasıyla birlikte Melikin rüyasının te'vili gerçekleşmeye başlar. Yedi sene süren bolluk dönemi esnasında Yusuf, ihtiyaç fazlasını depolar. Arkasından gelen yedi kıtlık senesinde ise, bu depoladığı hububatı harcamaya başlar. İsrafın olmadığı, geleceğe hazırlığın en mükemmel şekilde yapıldığı Yusuf peygamberin yönetiminden Mısır halkı memnundu. Onun bu başarısı yüzünden, diğer bölgelerde kıtlık çekenler Mısır'a akın ederek ihtiyaçları olan hububatı Mısır'dan edinmeye çalışıyorlardı. Bunların arasında Yusuf'un kardeşleri de vardı. Kıtlık yılları Yakuboğularını da sıkıntıya sokmuştu.
      "Yusuf'un kardeşleri gelip huzuruna girdiler. Onlar onu tanımadılar. Fakat o onları tanıdı. Yüklerini hazırlatınca dedi ki: "Bana, baba bir kardeşinizi de getirin. Ölçüyü tam yaptığımı ve sizi iyi bir şekilde ağırladığımı gördünüz. Eğer onu getirmezseniz, benden bir ölçek bile bir şey alamazsınız. O zaman yanıma da yaklaşmayın." (12/58-60)
     Bu ayetlerde Yusuf peygamberin yönetimi hakkında bir takım bilgiler de verilmektedir: 
   a- Ülkenin kaynakları en mükemmel şekilde değerlendirilmektedir. İsraf yoktur. Tasarruf ön plandadır. Keyfi bir yönetim değil, planlı programlı bir idare sergilenmektedir.
      b- Yusuf peygamberin yönetimi, insanların mallarını tam olarak vermektedir. Ölçü ve tartıyı tam yapmaktadırlar. Haksızlık ve zulüm yoktur.
    c- Ülkeye gelen herkese özellikle mustazaflara yardımsever ve misafirperver davranılmaktadır. Bizim hububata ihtiyacımız var, size veremeyiz denilerek ihtiyaç sahipleri uzaklaştırılmamaktadır. İnsanlarla ilgilenilme neticesi Yusuf peygamber; babası, küçük kardeşi ve ahalisi hakkında bilgi sahibi olmuştur. Vahyi ve rasullüğünü kardeşlerine anlatarak, bu haberi oğullarından duyan Yakub peygamberin, Yusuf hakkında sezgilerinin güçlenmesine vesile olmuştur.
        "Ey oğullarım! Gidin Yusuf'u ve kardeşini arayın. Allah'ın rahmetinden ümit kesmeyin." (12/87)
      d- Yönetici olan Yusuf peygamber, kendinden önceki ya da sonraki müfsid düzen yöneticileri gibi, halk ile kendi arasında duvarlar oluşturmuyordu. Onların içinde birisi olarak yönetimini icra ediyordu. İnsanlarla haşır neşir, onların sorunların ile hemhaldi. Böylece Allah'ın vahyini de rahatlıkla onlara ulaştırabiliyordu.
      e- Kur'an-ı Kerim'de kıssaları anlatılan yönetici peygamberden, Davud (a) ve Süleyman (a)'dan başka, Yusuf peygamberden de yönetim ve yöneticiliğin esaslarına dair muhataplara dersler vaz'edilmiş olmaktadır.



Cengiz Duman
Araştırmacı-Yazar

 

     CENGİZ DUMAN

        ARAŞTIRMACI -
                  YAZAR


B
İRİNCİ BASKISI, 2011, İKİNCİ BASKISI
 
2015 YILINDA EKİN YAYINLARI TARAFINDAN
YAYINLANAN, KUR’ÂNKISSALARININ TARİHSELLİĞİ;
2013 YILINDA PINAR 
YAYINLARI TARAFINDAN YAYINLANAN,
KUR’ÂN 
PERSPEKTİFİNDEN ÜÇ KRAL İKİ PEYGAMBER;
2015 YILINDA SÜLEYMANİYE VAKFI YAYINLARI
TARAFINDAN YAYINLANAN,   KUR’ÂN PERSPEKTİFİNDEN
 ZÜLKARNEYN VE YE’CÛC ME’CÛC, İSİMLİ ÜÇ KİTABIN
YANISIRA; İNTERNET ORTAMI ÜZERİNDEN YAYINLANAN
 “DİNLERDE ARINMA İBADETİ OLARAK GUSÜL” VE
 “MECUSİLİK/ZERDÜŞTLÜK DİNİ” İSİMLİ İKİ E-KİTAB’LARIN
YAZARIDIR. KUR’ÂN-I KERÎM KONULARI, KUR’ÂN KISSALARI
 VE TEVRÂT - İNCÎL KISSALARI BAĞLAMI ÜZERİNDEKİ ÇOK
 YÖNLÜ ARAŞTIRMALARI, TÜRKİYE’DEKİ ÖNDE GELEN
İSLÂMİ DERGİLER VE İNTERNET ÜZERİNDEKİ ÇEŞİTLİ
İSLÂMİ WEB SİTELERİNDE HALEN YAYINLANMAKTADIR.
AYNI ZAMANDA “WWW.KURANKİSSALARİ.COM“ VE
 “WWW.KURANKİSSALARİ.TR.GG” WEB SİTELERİ
MODERATÖRLÜĞÜNÜ SÜRDÜRMEKTEDİR.
 
* KİTAP *  




*E-KİTAP*


 
 
 
DİNLERDE ARINMA İBADETİ OLARAK GUSÜL

Facebook beğen
 
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol