KUR’AN VE TEVRAT KISSALARINDA LUT PEYGAMBERİN AİLESİ
Kur’an’ın, Hz. Lut’un kızları hakkında iki yerde açık olarak bahsettiğini gözlemlemekteyiz. "Ey kavmim! İşte şunlar kızlarım"; sizin için onlar daha temizdir....”[1] “işte kızlarım! (Düşündüğünüzü) yapacaksanız (onlarla evlenin), dedi.” [2] Kavmin helakinden kurtulanların da Hz. Lut’un kızları olduğu anlaşılmaktadır."Ancak Lût ehli hariç. Onların hepsini kurtaracağız." "(Fakat Lût'un) karısı müstesna; biz onun geri kalanlardan olmasını takdir ettik."[3]
Kur’an Lut kavmi içersinde Allah’a teslim olanlar olarak sadece Lut’un ehlini, yani kız evlatlarını göstermektedir. “Zaten orada, bir ev dışında Müslüman bulamadık.”[4] Ayeti ile Lut’a@ teslim olanların sadece bir aile o da Lut’un kendi ehli olduğunu bildirmektedir.
Mukatil bin Süleyman “Âle Lut”taki “Âl” kavramı üzerinde şunları zikretmektedir. “Âl, kişinin ehl-i beyti manasında kullanılır; şu ayetlerde olduğu gibi:"Doğrusu biz, mücrim bir kavme gönderildik."
"Ancak Âl-i Lût (yani, Lut ve o’nun ehli)müstesnâ, Biz onların hepsini mutlaka kurtaracağız." Sonra ehlinden istisnâda bulunarak buyuruluyor ki: Yalnız karısı müstesnâ (yani onu kurtarmayacağız); onun mutlaka geride kalanlardan olmasını takdir ettik.”[5] Helak için görevli melekler Lut kavmini helak için gelmişlerdir ancak orada bir aile istisnadır. İstisna olan aile Lut@ ehlidir. Helakten kurtulacak Lut@ ailesinden de bir kişi istisna tutulur. O da Hz. Lut’un karısıdır.
Helakten kurtulanlar ile ilgili diğer surelerde geçen ayetlerde de durum şöyle anlatılmaktadır: “Biz de onu ve ehlini kurtardık, ama karısını değil. Çünkü o, geride kalanlardan olmuştu.”[6] “Geceleyin bir ara, ehlinle birlikte yola çık. Sizden kimse dönüp geri bakmasın. Karın kalsın. Çünkü ötekilerin başına ne geldiyse ona da gelecektir.”[7]
Lut’un kavmini irşat faaliyetinin sonucu olarak sadece kızlarının ona iman etmiş olduğu gerçeği Lut kıssasının çok önemli mesajlarından biri olarak gözlemlenmektedir.
Nasıl ki Lut’tan önce yaşayan resullerden olan Nuh peygamber, dokuz yüz elli yıllık yaşamının, Lut’a göre çok uzun bölümündeki daveti ile ancak, bir gemi dolusu insanın hidayetine vesile olabilmiştir. Tevrat’a göre onlar da; Lut’un @ ehli gibi, Nuh’un@ oğulları, gelinleri dâhil olmak üzere kendi ve karısından ( Kur’an’a göre Nuh’un karısı da tufanda boğulmuştur) oluşan ehliydi. “Nuh, oğulları Sam, Ham ve Yafet, Nuh'un karısı ve üç gelini tam o gün gemiye bindiler. Onlarla birlikte her tür hayvan - evcil hayvanların, sürüngenlerin, kuşlarla uçan yaratıkların her türü - gemiye bindi.”[8]
Nuh@ bu büyük süre içindeki tebliğinde ancak bir oğlu ve karısı hariç, diğer ehlinin hidayetine vesile olabilmiş ise; Hz. Lut’ta, kavminden sadece kızlarının hidayetine vesile olabilmiştir. Bu sonuç peygamberler tarihinde rastlanılan zahiri olarak bakıldığında olumsuz gibi görünen sonuçlardan biridir. Kendilerine tâbi olanların azlığından dolayı, peygamberler zemmedilemezler, vazifelerini yapmadıkları öne sürülemez. Çünkü hidayet Allah’ın elindedir. Resullerin vazifesi sadece şahit olmaktır.“Onları doğru yola iletmek sana ait değildir. Lâkin Allah dilediğini doğru yola iletir.”[9] “Artık Allah dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Çünkü O, güç ve hikmet sahibidir.”[10] “Allah dileseydi hepinizi bir tek ümmet kılardı; fakat O, dilediğini saptırır, dilediğini de doğru yola iletir. Yaptıklarınızdan mutlaka sorumlu tutulacaksınız.”[11]
Tevrat metinlerindeki Hz. Lut’un damatları ve oğulları ifadeleri:
Lut ehli hususunda bizim üzerinde durmak istediğimiz bir diğer yön şudur; Kur’an’da yer almayan fakat Tevrat metininde anlatılan ilginç bir ayrıntı vardır. Tevrat’a göre Hz. Lut’un ehli;; Kur’an ayetlerinde belirtilenlere göre daha geniştir. Tevrat’a nazaran Hz. Lut’un oğulları ve aileye katılmaya namzet damatları da bulunmaktadır.
Lut kavmini helak ile görevli elçilerin sahnesi anlatımında meleklerin ifadeleri şöyledir. “İçerdeki iki adam Lut'a, "Senin burada başka kimin var?" diye sordular, "Oğullarını, kızlarını, damatlarını, kentte sana ait kim varsa hepsini dışarı çıkar.”[12] Meleklerin "Senin burada başka kimin var?"sorusuna Lut’un cevabı "Oğullarım, kızlarım, damatlarım var, şeklinde olmalıdır ki; meleklerin "Oğullarını, kızlarını, damatlarını, kentte sana ait kim varsa hepsini dışarı çıkar.” Emrinde, ilk olarak “oğulları” sıralanmaktadırlar. Eğer Lut@, meleklerin sorusuna verdiği cevabında, sadece karım ve kızlarım var diye ifadede bulunmuş olsa idi, melekler oğullarını belirtmez sadece karısını ve kızlarını şehirden çıkarmasını isterlerdi.
Yine Tevrat’ta yer alan bu sahnedeki diyaloglardan; sanki meleklerin, Lut ve ehli hakkında bilgileri yok gibi bir kanı doğmaktadır. Bunun yanı sıra “Senin burada kimin var” sorusu yerine “Sana tabi olanlar kimler” sorusu sorulmuş olması daha uygun bir içerik olurdu. Çünkü bu noktada inanç ayrışmasının neticesine dair bir soru sorulması gereklidir. Çünkü helak, inanmayanları kapsayacağına göre inananların şehirden tahliyesine dair Lut ve meleklerin bir diyalogu olması akla daha yatkındır. Oysa Meleklerle Lut@ arasındaki diyalogda, helak olacakları halde damatlar sıralanmakta; ancak daha sonra helak olmasına rağmen, şehirden çıkan Lut’un karısı ise şehirden çıkarılma emrindeki sıraya dâhil bile edilmemektedir. Dolayısı ile Tevrat metnindeki, melekler ile Lut’un@ diyalogunun çok karmaşık olduğu ve helak sahnesindeki inanç ayrışmasına delalet edecek muhtevayı ve mesajları hakkıyla veremediği, tenakuzlar içerdiği görülmektedir.
Oysa Kur’an’ı Kerim’de yer alan, helak aşamalarındaki; helak olacaklar ve kurtulacakların kesin tanımı ve pek tabii inanç ayrıştırması anlatımı, çok açık, kesin ve vecizdir.“Sen gecenin bir kısmında ailenle (yola çıkıp) yürü. Karından başka sizden hiçbiri geride kalmasın. Çünkü onlara gelecek olan (azap) şüphesiz ona da isabet edecektir. Onlara vâdolunan (helâk) zamanı, sabah vaktidir. Sabah yakın değil mi?” “Bunun üzerine orada bulunan müminleri çıkardık.”[13]“Bunun üzerine onu ve bütün ailesini kurtardık.” “Ancak bir kocakarı müstesna. O, geride kalanlardan (oldu).” “Sonra diğerlerini helâk ettik.”[14] “Yalnız Lut ailesini (bu azabtan ayrı tuttuk;) onları seher vakti kurtardık; tarafımızdan bir nimet olarak. İşte Biz şükredenleri böyle ödüllendiririz.”[15]
Tevrat’ta melekler ile Lut@ arasındaki diyalogda geçen ve “senin burada kimin var” sorusuna Hz. Lut’un verdiği cevapta yer alan damatlarına; Lut’un helak haberini ulaştırıp, şehir dışına çıkmaları isteğini reddettiklerini anlamaktayız. “Lut dışarı çıktı ve kızlarıyla evlenecek olan adamlara, "Hemen buradan uzaklaşın!" dedi, "Çünkü RAB bu kenti yok etmek üzere." Ne var ki damat adayları onun şaka yaptığını sandılar.”[16] O halde Tevrat metnindeki sıralamada Lut’a@ iman etti sanılarak sıralanan damatların son anda Lut’u kaale almadıkları dolayısı ile o anda kâfir olduklarını yorumlamamız gerekmektedir. Lut’un damat adayları olan bu şahıslar, henüz aileye katılmadıkları hem de kafir olduklarına nazaran; Cenab-ı Hakk tarafından bu nüanslara, Kur’an’da yer verilmemiştir.
Tevrat, Lut’un@ helakten kurtarmak maksadı ile damatlarına gittiğini ve onlara şehirden kaçma teklifi götürdüğünü de belirtmektedir. Ancak, Hz. Lut’un, oğlunu veya oğullarını, helakten kurtarmak için gösterdiği bir gayretten bahsetmemektedir Eğer Lut’un oğlu veya oğulları var ise helak mi oldular; helak sırasında başka bir bölgede idiler de kurtuldular mı, belirsizdir. Şayet Lut’un@“Oğulları” yok idiyse meleklerin, Lut’a@ kurtarılması gerekenleri sıralamasındaki “oğullarını” ifadesinin yer alması anlamsızdır. Hülasa, Lut’un oğlu veya oğullarının olduğu veya helak esnasında geride kaldıklarına dair hiç bir kayıt bulunmamaktadır. Bu durum, Tevrat’taki Lut kıssasının anlatıldığı metinlerinde yer alan başlıca tenakuzlardan birdir.
Meleklerin, Lut’un@ şehirden çıkarması gerekenler sıralamasında yer almayan karısı ise şehirden çıkanlar arasındadır. Ancak çıkarken başka bir nedenle o da helak olur. Bu yüzden Tevrat’taki helak öncesi sahne ve diyalogları; helak olacakların niteliğinin anlatılması ve anlaşılması açısından tenakuzlar ve yetersizliklerin bolca yer aldığı ifadelerle doludur.
Helâk sahnesinin ilginç bir diğer yanı; “Tevrat ifadelerine göre” kızları nişanlı iken; meleklerin gelmesi ile evini basan kavminin sapık adamlarına, nişanlı kızları ile evlenme/muta/v.s gibi teklifte bulunmasıdır. "Erkek yüzü görmemiş iki kızım var. Size onları getireyim, ne isterseniz yapın.”[17] Nişanlı kızlara, sapık erkeklerin teklif edilmesinin; kızları ile saldırgan kavmin adamlarının evlendirilmesi şeklinde bir yorumun yapılmasını mümkün kılmamaktadır.
Bu durumun ancak bir şekilde açıklaması mümkün görülmektedir ki; Kur’an’da da yer alan benzer baskın sahnesi ve diyaloglarının açıklamasına da delalet etmektedir.
Tevrat metinlerinde anlatılan, Hz. İbrahim’in, Mısır hicretinde geçen, Hz. İbrahim’in karısını kız kardeşi olarak tanıtması ile gelişen olaylar sonucu karısının, Firavunun eline düşmesi hadisesi; Lut kavminin helâki aşaması sahnelerinde yer alan Lut’un@ kızlarını teklif hadisesi ile örtüşmektedir kanaatindeyiz.
Tevrat olayı şöyle nakletmektedir: “Mısır'a yaklaştıklarında karısı Saray'a, "Güzel bir kadın olduğunu biliyorum" dedi” "Olur ki Mısırlılar seni görüp, 'Bu onun karısı' diyerek beni öldürür, seni sağ bırakırlar.” “Lütfen, 'Onun kız kardeşiyim' de. Öyle ki, senin sayende bana iyi davransınlar, canıma dokunmasınlar." “Kadını gören Firavun'un adamları, güzelliğini Firavun'a övdüler. Kadın saraya alındı.” “RAB Avram'ın (İbrahim) karısı Saray yüzünden Firavun'la ev halkının başına korkunç felaketler getirdi.” Firavun Avram'ı çağırtarak, "Nedir bana bu yaptığın?" dedi, "Neden Saray'ın karın olduğunu söylemedin?”” Niçin 'Saray kız kardeşimdir' diyerek onunla evlenmeme izin verdin? Al karını, git!"” Firavun Avram için adamlarına buyruk verdi. Böylece Avram'la karısını sahip olduğu her şeyle birlikte gönderdiler.”[18]
Hz. İbrahim ve karısının yaşadığı bu olaya Hz. Lut’ta şahitlik etmiştir. Bu anlatılandan verilen mesaj şudur: Hz. İbrahim, Mısır’a girerken, ilerde torunu Hz. Yakub’un kıssasında da geçen ; Yakub’un@ “ Oğullarını hep birlikte şehrin bir kapısından girmeme” öğüdü ile aldığı tedbir gibi Hz. İbrahim’de bir tedbir almıştır. Hz. İbrahim’in, karısı Sara’yı, kız kardeşi olarak gösterme tedbiri, Cenab-ı Hakk tarafından başka şekilde tecelli etmiş, aldığı tedbire rağmen düşündüğü tehlike kısmen gerçekleşmiştir. Hz. İbrahim’in karısı Sara, Firavun’un eline düşmüştür. Ancak bundan sonra yaşanan olaylar, zannımızca Hz. Lut’un Sodom’da, helak aşamasında “kızlarını saldırgan kavim erkeklerine teklif “ hadisesinin alt yapısını oluşturmuştur.
Hz. Lut kendisine gelen meleklerden öğrendiği kadarı ile kavminin helak olacağını anlamıştır. Bunun üzerine evini basan saldırganları belki vazgeçirebilirim insiyakı; muhtemelen Mısır’da yaşadığı, Sara’nın Firavun tarafından sarayında alıkoyamayıp bırakması hadisesinde olduğu gibi, bunda da Allah’ın yönlendirmesine bırakmak amacıyla bu teklifi yaptığı kanaatindeyiz. Kızlarının nişanlı olmasına rağmen onları evlilik harici olarak kavminin saldırgan sapıklarına teklif etmesi; tamamen Hz. İbrahim’in Mısır’da, karısını kız kardeşi olarak tanıtması ve Firavunun karısını alıkoyması hadisesinde yaşadıkları gibi tamamen olayı, Allah’ın yönlendirip sonlandıracağı inancına dayandığından, yapılmış bir harekettir. Çünkü Lut bir resul ve onun koruyucusu Cenab- Hakk’tır. Üstelik meleklerde hemen yanındadır ve olaylara şahittirler.“Dediler ki; "Bak Lut! Biz Rabbinin elçileriyiz, onlar sana hiç ilişemeyeceklerdir “[19] Nitekim Lut’un bu teklifine rağmen, kavminin saldırgan sapıkları oralı olmamıştır. “İyi bilirsin ki, bizim senin kızlarınla bir işimiz yok. Ne istediğimizi pekâla bilirsin" dediler.“ [20]Daha sonrasında bu sapıklar kör edildiler.“Ama içerdeki adamlar (melekler) uzanıp Lut'u evin içine, yanlarına aldılar ve kapıyı kapadılar.” ”Kapıya dayanan adamları, büyük küçük hepsini kör ettiler. Öyle ki, adamlar kapıyı bulamaz oldu.”[21]Nihayetinde saldırgan sapıklar ve bütün Lut kavmi helak olmuşlardır.
Cengiz Duman
Araştırmacı-Yazar
[5]Mukatil bin Süleyman; El-Eşbah ve’n-Nezâir fi’l-Qur’ani’l-Kerîm; Türkçe tercümesi; İstanbul, 2004; s.355
[8] Kitab-ı Mukaddes; Tekvin; Bab 7 / 13
[12] Kitab-ı Mukaddes; Tekvin; Bab 19 / 12
[16] Kitab-ı Mukaddes; Tekvin; Bab 19 / 14
[17] Kitab-ı Mukaddes; Tekvin; Bab 19 / 8
[18] Kitab-ı Mukaddes; Tekvin; Bab 12 / 11 - 20
[21] Kitab-ı Mukaddes; Tekvin; Bab 19 / 10 - 11
|