Er Glat Şalit'i "Kardeş" Veya Allah'tan Başkasını "Veli" Edinmek
Türkiye'deki ahir zaman Mehdisi sevgilisi bir cemaat başının, Siyonist dostluğuna soyunup onlardan kendilerine kardeş edinmeye; buna mukabil Siyonistlerin elinde tutsak olan Filistinli Müslümanların teröristliğine dair açıklamaları, bizi dehşete düşürdü.
Malum açıklamaları bizzat cemaatin başının düzenlediği canlı basın toplantısını izlerken duydum. Yahu, yanlış anlamışımdır belki, diye hüsnü zan etmeye çalışırken; akşamleyin, Hilal televizyonu haberlerinde bu konu, özel haber olarak gündeme geldi.
"Hilal haber" programının özenle yaptığı bu haberde, daha evvel canlı basın toplantısında işittiklerimin doğruluğunu bir kez daha teyit ettim. İnanın bunun ezikliğini yaşadım. Haberin vtr'sini seslendiren yorumcular can alıcı bir yeri vurguluyorlar ve "Acaba eksen kayması mı var" spot cümleleriyle ne oluyor diye kamuoyuna soruyorlardı.
Ne yapmam gerektiğini düşündüm ve bir Müslüman olarak yanlışa düştüğüne inandıklarımı, ortak ölçümüz olan Kur'an ile uyarmakla vazifeli olduğuma karar vererek; Kur'an'daki veli(dost) edinme ile ilgili ayetleri yeniden öğüt ve ibret amacıyla okumaya ve yazmaya başladım. Bu sebeple Kur'an'da veli kelime/kavramını işleyen bu yazıyı kaleme alıyorum.
Öncelikle Kur'an'ın, Türkçe tercümelerinde, "Dost" olarak meallendirilen "Veli" kelimesinin, Türkçe karşılığı olan "dost" kelimesinin ifade ettiği anlamdan çok daha geniş kapsamlı olduğunu belirtelim. Bu hususta geniş açıklamalı bir yazıya daha sonra yer vereceğimizi belirterek şimdilik kısa olarak Kur'an'da serdedilen Veli kelime/kavramının anlamı ve ayetlerdeki kullanımları üzerinde duralım.
Kur'an'ı Kerim'de yer alan önemli kelime/kavramlardan bir tanesi de Veli/Evliya kelime/kavramıdır. Veli kelimesi, Lisanü'l Arab'ta şöyle tarif edilmektedir: Veli: Yardımcı anlamında, Allah'ın sıfatlarından biridir. Bütün tasarruf yetkisiyle birlikte eşyaya malik olan demektir. Cevheri'nin Es-Sıhah'ında ise Veli: yakınlık, yakınlaşma aynı zamanda düşmanın zıttı olarak tarif edilir. Mucemu Mekayisi'l-Luğa'da;Veli, yakınlık yakınlaşma demektir. Kur'an-ı Kerim'de geçen ayetlerde; Veli kelimesinin çoğulu olarak Evliya kelimesi kullanılmaktadır. Bunun yanı sıra yine v-l-y kelimesinden türetilmiş Mevla kelimesi aynı anlamlarda kullanılmaktadır.
Kur'an nazil olması ile birlikte var olan dünyayı inanç açısından ikiye ayırmaktadır. İnananlar ve inkâr edenler. İnananların sahipliğini, yol göstericiliğini, yardımcılığını, velayetini dolayısıyla veliliğini ise Allah üstlenmektedir. "Bu, Allah'ın, inananların (Mevla)yardımcısı olmasından dolayıdır. " 47/11 "Allah düşmanlarınızı sizden daha iyi bilir. Gerçek bir (veli)dost olarak Allah yeter, bir yardımcı olarak da Allah kâfidir." 4/45 " Allah, inananların (veli)dostudur, onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır." 2/257
Buna mukabil inkâr edenlerin sahipliğini Şeytanın üstlendiğini ve onları onun yönlendirdiğini bildirir. Dolayısıyla Şeytan'da kâfirlerin, inkârcıların velisidir. "Kim Allah'ı bırakır da şeytanı dost edinirse elbette apaçık bir ziyana düşmüştür." 4/119 "Çünkü onlar Allah'ı bırakıp şeytanları kendilerine (veli)dost edindiler. Böyle iken kendilerinin doğru yolda olduklarını sanıyorlar." 7/30 "İnkâr edenlere gelince, onların (velileri/evliya)dostları da tâğuttur, onları aydınlıktan alıp karanlığa götürür. İşte bunlar cehennemliklerdir. Onlar orada devamlı kalırlar." 2/257 "İşte o şeytan, ancak kendi (velilerini)dostlarını korkutur. Şu halde, eğer iman etmiş kimseler iseniz onlardan korkmayın, benden korkun." 3/175
Kur'an iman edenlerin velisi, sahibi, yardımcısı önderi olarak Allah'ı gösterirken aynı zamanda şehadet âlemi için de velilik, dostluk, yardımlaşma, sahiplenme hiyerarşisi belirtmektedir. Buna göre Allah'tan sonra onun resulü, ondan sonra tüm Müslümanlar, yani onların cins olarak; kadın olsun erkek olsun hepsi birbirlerinin velileri olarak tanımlanmaktadır.
Veli'likte, Allah'tan sonra öncelik Resulullah'tadır. "Sizin dostunuz (veliniz) ancak Allah'tır, Resulüdür, iman edenlerdir.." 5/55 "Kim Allah'ı, Resûlünü ve iman edenleri (veli)dost edinirse (bilsin ki) üstün gelecek olanlar şüphesiz Allah'ın tarafını tutanlardır." 5/556 "Yoksa Allah, sizden, cihad edip Allah, peygamber ve müminlerden başkasını kendilerine veli edinmeyenleri ortaya çıkarmadan bırakılacağınızı mı sandınız? Allah yaptıklarınızdan haberdardır." 9/16
Resulullah'ın, Müslümanlar üzerindeki veliliği, onları sahiplenmesi, yardımı, onları gözetmesi ise Kur'an'ı Kerim'in diğer ayetlerinde şöyle beyan edilmektedir: "Andolsun size kendinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona çok ağır gelir. O, size çok düşkün, müminlere karşı çok şefkatlidir, merhametlidir." 9/128 "Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah'ın âyetlerini okuyan, (kötülüklerden ve inkârdan) kendilerini temizleyen, kendilerine Kitap ve hikmeti öğreten bir Peygamber göndermekle Allah, müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur." 3/164
Hz. Peygamberin, Kur'an'ı Kerim'de ifade edilen; Müslümanlar üzerindeki bu sahiplenmesi, onları gözetmesi, yardımı örnekliği, aynı zamanda kıyamete kadar tüm Kur'an muhataplarının birbirleri arasında yapmaları gereken bir vecibe olduğu aşikârdır.
Resulullahın, müminler üzerindeki "veli"liğinin niteliğini anlatan bu ayetler onun Müslümanları nasıl koruyup kolladığını göstermektedir. Müslümanlarda peygamberi onun kadar sevmek zorunda olduklarına dair şu ayet Resul ile Müslümanlar arasındaki velilik bağının ne derece kuvvetli olduğunu göstermektedir. "Peygamber, müminlere kendi canlarından daha yakındır. Eşleri, onların analarıdır." 33/6
Kur'an Müslümanların birbirlerine veliliğini ise şöyle açıklamaktadır: "İman edip de hicret edenler, Allah yolunda mallarıyla, canlarıyla cihad edenler ve (muhacirleri) barındırıp yardım edenler var ya, işte onların bir kısmı diğer bir kısmının (veli)dostlarıdır." 8/72 "Mümin erkeklerle mümin kadınlar da birbirlerinin velileridir. Onlar iyiliği emreder, kötülükten alıkorlar, namazı dosdoğru kılarlar, zekâtı verirler, Allah ve Resûlüne itaat ederler. İşte onlara Allah rahmet edecektir. Şüphesiz Allah azîzdir, hikmet sahibidir." 9/71
Müslümanların birbirleri arasındaki dostlukları tamamen inanç üzerine kurulmuştur. Bu dostluk kuru sözle olan bir dostluk değildir. Bu yüzden Mekke'den hicret eden muhacirler, Medineli Ensar tarafından mallarına ortak olmak dâhil birbirlerine mirasçı bile olmuşlardır. Dayanışmaları akrabalık bağlarının bile çok üstündedir. Çünkü Allah, Müslümanları; akrabalık, hısımlık ve kan bağları olsa bile inkârcı olanların veli edinilmemesi için uyarmaktadır. "Ey iman edenler! Eğer küfrü imana tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi (bile) veli edinmeyin. Sizden kim onları dost edinirse, işte onlar zalimlerin kendileridir. De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, hısım akrabanız kazandığınız mallar, kesata uğramasından korktuğunuz ticaret, hoşlandığınız meskenler size Allah'tan, Resûlünden ve Allah yolunda cihad etmekten daha sevgili ise, artık Allah emrini getirinceye kadar bekleyin. Allah fâsıklar topluluğunu hidayete erdirmez." 9/23-24
Kur'an'ı kerim'de yer alan veli/evliya/Mevla kelime/kavramları imana dayalı bir dayanışma, sahiplenme, yardımlaşma ve birbirlerini tanıma işlevini gündem etmektedir. Müslümanlar için Allah, resulü, kadın ve erkek tüm müminler, birbirlerinin velisi olmak durumundadır.
Buna mukabil Müslüman olanlar; imanın zıttı, inkâr safında yer alanları veli/dost edinmemek, yani onları iman edenlerle olduğu gibi yardımlaşma, itaat, sahiplenme içersinde olmamalıdırlar.
Bu yüzden Cenabı Hakk Müslümanları ikaz eder: "Müminler, müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmesin. Kim bunu yaparsa, artık onun Allah nezdinde hiçbir değeri yoktur. Ancak kâfirlerden gelebilecek bir tehlikeden sakınmanız başkadır. Allah, kendisine karşı (gelmekten) sizi sakındırıyor. Dönüş yalnız Allah'adır." 3/28 "Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinenler, onların yanında izzet (güç ve şeref) mi arıyorlar? Bilsinler ki bütün izzet yalnızca Allah'a aittir." 4/139
Cenabı Hakk, Küfrün/inkârın safında olan Şeytan'ın veliliğindeki hiyerarşiyi ve birbirlerini veli edinenleri şöyle sıralayarak Müslümanları bu ittifaka karşı uyarmaktadır. Şer ittifakının velilik hiyerarşisi şöyledir: Şeytan, Münafıklar, Yahudiler, Hıristiyanlar, putlar ve putperestler. "Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kâfirleri (veli)dost edinmeyin; (bunu yaparak) Allah'a, aleyhinizde apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz? Şüphe yok ki münafıklar cehennemin en alt katındadırlar. Artık onlara asla bir yardımcı bulamazsın." 4/144-145 "Müminler, müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmesin. Kim bunu yaparsa, artık onun Allah nezdinde hiçbir değeri yoktur. Ancak kâfirlerden gelebilecek bir tehlikeden sakınmanız başkadır. Allah, kendisine karşı (gelmekten) sizi sakındırıyor. Dönüş yalnız Allah'adır." 3/28 "Ey iman edenler! Yahudileri ve Hıristiyanları dost edinmeyin. Zira onlar birbirinin dostudurlar (birbirinin tarafını tutarlar). İçinizden onları dost tutanlar, onlardandır. Şüphesiz Allah, zalimler topluluğuna yol göstermez." 5/51 "Kâfir olanlar da birbirlerinin yardımcılarıdır. Eğer siz onu (Allah'ın emirlerini) yerine getirmezseniz yeryüzünde bir fitne ve büyük bir fesat olur." 8/73 "Ey iman edenler! Müminleri bırakıp da kâfirleri dost edinmeyin; (bunu yaparak) Allah'a, aleyhinizde apaçık bir delil mi vermek istiyorsunuz?" 4/144 "(Resûlüm!) De ki: "Göklerin ve yerin Rabbi kimdir?" De ki: "Allah'tır." O halde de ki: "O'nu bırakıp da kendilerine fayda ya da zarar verme gücüne sahip olmayan dostlar mı edindiniz?" 13/16 "Dikkat et, hâlis din yalnız Allah'ındır. O'nu bırakıp kendilerine bir takım dostlar edinenler: Onlara, bizi sadece Allah'a yaklaştırsınlar diye kulluk ediyoruz, derler. Doğrusu Allah, ayrılığa düştükleri şeylerde aralarında hüküm verecektir. Şüphesiz Allah, yalancı ve inkârcı kimseyi doğru yola iletmez." 39/3
Azim olan Allah doğru söyler mi!... "Amenna ve saddakna… O halde Kur'an'a uymak üzerimize/üzerinize vazifedir. Allah, resulü, mümin erkek ve mümin kadınlardan başkasını veli/dost/evliya edinmeyin!... Onları sahiplenmeyin!.. Hele hele Siyonistlerin elinde işkence altındaki Filistinli tutsaklara, terörist diye hitab etmeyin, velev ki, takiyye yapıyorsanız da!...
24.01.2010
Cengiz Duman
Araştırmacı-Yazar