ANNELER GÜNÜ MÜ ?
Geçmiş yıllarda da anneler günü kutlanır, malum hediyeleşme; anneler gününün anlam ve önemi üzerinde faziletler sıralanırdı. Yıllar geçtikçe hani vardır ya “ gençlik heyecanı” diye bir deyim; onun gibi bu gün ve günler faslı böyle gelir geçer, bir nostalji olur diye düşünürdük.
Yıl 2008, anneler günü iyiden iyiye azıya aldı. Çocuğun annesiyle kalmadı bu iş; okuduğu okuldaki öğretmeni, gittiği kurstaki hocası, aksülamel olarak neredeyse tanıdığı her kadın anneler gününün hediye adayı haline geldi.
Milletin birbirine hava atma aracı bir gün oldu anneler günü… Tabi bunun gibi babalar, sevgililer.. Yakında nineler, ablalar, ağabeyler, amcalar, teyzeler, halalar, günlerini de görürsek şaşmayalım.
Bu hediye işi de tam bir savurganlık vasıtasına döndü. Reklamlara bir bakar mısınız! Beyaz eşya, siyah eşya, tava, tencere, kap, kaşık, kıl, tüy aleti ne varsa döküldü ekranlara. Çocuk anasına mı, babaannesine mi, anneannesine mi, halasına mı, teyzesine mi kime hediye yetiştirsin? Zavallı babalar da para bulacağım diye inlesin. Kaldı ki onların anaları, kaynanaları….. var oğlu var!...Ucu uzun bir tünel; herkese hediye, alsan bir türlü almasan on türlü!...
Tas, tabak, tencere, beyaz,siyah eşyadan geçtik; şimdi de pırlanta çıktı… Al başına bela!.. Bir alana bir de bedava..Tabi bu kazığı yersen!...Eloğlu ikisinin parasını almadan bir tane de yanında verir mi? Adamın derdi, birini bedava gösterip iki tane satmak.. Aynı beyaz eşyacılar gibi; dolap alana, televizyon yarı fiyatına, yanında da saç kurutma bedava…yerseniz!... Eloğlu bunların toplam fiyatını almadan size zırnık vermez. Bizden söylemesi…
Eskiden kasaplar eti veya kıymayı terazide tartarken önce o kalın yağlı kağıdı koyarlar ondan sonra kıymayı üstüne koyup tartarlardı. Kağıt bile et fiyatına giderdi. Hoş şimdi de beyaz peynirleri şeffaf kutuya koyup tartıyorlar. Buna göre kağıt ve şeffaf kutu bedava sanıyorsanız! Bizden size hatırlatması, böyle düşünüyorsanız aldanıyorsunuz demektir.
İşte bir alana bir bedava verenlerinki de böyle.. Yersen kağıt, kutu, ikincisi, yanındaki, altındaki, üstündeki bedava…
Peki niye böyle? Kapitalizmin ana kaidesi; bol bol üretmek aynı zamanda bol bol tüketmek esasına dayanmaktadır. Türk insanı olarak bol bol üretemediğimiz halde bol bol tüketmemiz kime yarayacak demektir? El cevap Global kapitalistlere!...
Anneler günü, babalar günü, sevgililer günü…. Gün bitmez, yıl 365 gün altı saat, ömrün yılları ise uzun… Ne hediye almaya, ne gün kutlamaya doyulmaz. Harcanacak parası olanlar zaten istediği şekilde harcıyor, ya gariban halka ne olacak?
Halkın çocuğu, anasına mı, öğretmenine mi, anneannesine mi, babaannesine mi hediye alabilecek? Ya ana babalar nasıl kazanıp bu lüzumsuz hediyeleşmeye para bulacak? Türkiye’mizde üretmeye, tasarruf etmeye nasıl ve ne zaman başlanacak bilemiyoruz.
Gariban ülkelerin yer altı ve yerüstü zenginliklerini ve insanlarının emeklerini sömürerek; kendi halkalarına sundukları gelirleri; kapitalist mantığa dayanan, satın alma, harcama içgüdülerini dürterek, sömürü düzenlerinin çarklarını ayakta tutmaya çalışan batı emperyalizminin standartları bizim gibi toplumlara uymaz, uymayacaktır.
Üretmeyen, üretmediği gibi şuursuzca gösteriş için para harcayan toplumların savurganlıkları, bir gün onları vuracaktır. Hele hele bu kapitalist mantığın ürünü “günleri” kale alıp bu akıma kapılan mütedeyyin insanların elleri ve ayaklarını bu işler için kullanırken; Filistin, Irak, Açe, aç Afrika ve diğer mazlumlara yardım etmeyerek gösterişe harcayacakları paraların ahret’te hesabını nasıl vereceklerini düşünmeye davet ediyoruz.
İşte o mekanda! Bir pırlantaya! On, hatta yüz, bin, on bin pırlanta! Verilecektir. Ve bu bir gerçek, televizyon reklamlarındaki ise hikâye… Değerlendirmeyi size bırakıyoruz!
Cengiz Duman
Araştırmacı - Yazar
|