BAŞÖRTÜSÜ KARŞITLARININ TAHRİKLERİ
Başbakanın İspanya’nın başkenti Madrit’ten, başörtüsü ile ilgili yaptığı beyanlardan sonra MHP’nin buna olumlu cevap vermesi ile ortaya çıkan ılımlı hava, başörtü karşıtlarını bir hayli telaşlandırmışa benzemektedir. 28 Şubat’tan beri başörtü üzerinden muhafazakâr, İslamcı, Şeriat yanlısı, gerici, yobaz; ne ad verirlerse versinler, belirli bir kitleyi baskı altına alan laikçi güçler; başörtüsünde varılan AKP-MHP mutabakatı ile yarattıkları bir devrin bitmesinden dolayı şoke oldular. Bu mutabakata mırın-kırın ederek de olsa DTP’nin katılması onları şok üstüne şok ederek adeta bunalıma soktu.
AKP, MHP ve DTP’nin vardığı bu başörtüsü mutabakatının kendileri açısından hayırlı! olmadığını daha önce Sayın Gül’ün cumhurbaşkanlığı öncesi varılan AKP, MHP, DTP mutabakatından bilmekteydiler.
Başörtüsü hususunda varılan bu mutabakatı engellemek için başladılar karşı oldukları kitleyi tahrik etmeye.. Yaptıkları ilk tahrik, MHP’ye saldırmak oldu. Amaçlarının AKP ile varılan başörtüsü ile alakalı anlaşmayı bozdurmak olduğu açıktı. Salya sümük, AKP-MHP mutabakatından dolayı MHP’ye çatanlar; 22 Temmuz öncesi AKP’ye karşı, öne sürmek veya CHP-MHP koalisyonu yaptırabilmek amacı ile el altından destekledikleri bu partinin cumhurbaşkanlığından sonra başörtüsü konusunda da AKP’yle beraber hareket etmesini gururlarına ve belki de el altından destekleyerek! verdikleri oylara yediremediler.
MHP’ye yapılan tahrikler MHP yöneticileri tarafından ummadıkları ve gayet usturuplu bir şekilde geri çevrilince; diğer mutabık parti olan DTP’yi hedef alan tahrik edici yayınlara başladılar. Bunda bir miktar başarı gösterseler de DTP’nin düştüğü yalnızlık problemi ve gelecekteki özgürlük kılıfındaki etnik taleplerinin, başörtüsü özgürlüğünde atılan adımlar vesile gösterilerek ileri sürülebileceğini öngörerek, laikçiler tarafından yapılan tahrik dolu saldırılara karşılık, mırın-kırın ederek ister istemez, başörtüsü kararlarında AKP’yi destekleyeceklerini açıklamak zorunda kaldılar.
Anıtkabir’de dev bir toplu gövde gösterisi düzenleyen başörtü karşıtlarının amacı; başörtü sorununun bir rejim sorunu olduğu imajını vererek demokratik olarak talep edemedikleri bazı şeyleri! yapabilecek, “odaklara” mesaj vererek onları, halkın başörtüsü taleplerini demokratik yollarla yerine getiren, sistemin demokratik yapıları üstüne sürmekti. 28 Şubat’ta olduğu gibi!...
Başörtüsü ile ilgili anayasa değişiklikleri TBMM’de görüşülürken, TBMM’ye çok yakın olan Sıhhiye meydanında adeta tehdit kokan ve tahrik amaçlı bir miting düzenleyen solcu, laikçi, ulusalcı, mezhepçi guruplar; istedikleri kalabalığı toplamak bir yana görüşülen başörtüsü değişikliği ile ilgili oylamada 411 gibi rekor bir oy sayısının çıkmasına mani olamadılar.
Üstüne üstlük daha önce yaptıkları bir provokasyonu bu mitingde de tekrarladılar. İleri yaşlardaki bir kadını miting kürsüsüne çıkarıp, başını açtıran başörtüsü karşıtı miting tertipçilerinin amacının düpedüz halkı tahrik etmek oldukları ayan beyan belli oldu. Bu tahrike Başbakan Tayyip Erdoğan çok ağır bir biçimde cevap verince bir daha bu tip tahrik denemesi yapmadıklarını gördük.
Başörtüsü karşıtı medyanın ertesi günkü tahriki; 411 gibi yüksek oy sayısı ile kabul edilen anayasa maddelerini “Kaosa evet” olarak manşete çekerek meclis iradesini hiçe saymak, böylece darbecilere sinyal! vermek oldu.
Memlekette, yüzde 47 oy oranı ile seçilen bir iktidar partisi ve buna katılan yüzde on iki’lik oy oranı olan meclisteki bir diğer parti ve potansiyel olarak yüzde yedilik oy oranına sahip, mecliste gurubu olan DTP’nin birlikte çıkardıkları demokratik bir kararı, kaos olarak niteleyenlerin, demokrasiye değil darbeye taraftar olduklarını bir kez daha görmüş olduk.
Başörtüsü karşıtlarının medya yolu ile yaptıkları tahriklerin sonu gelmemekte her gün yeni tahriklerle dolu haberler ve manşetler yaptıklarını görmekteyiz.
İstanbul Ak merkez alışveriş merkezi ortasında namaz kılan çift ve buna dayalı görsel ve yazılı medya haberlerinin; Türk halkının bilinçaltına şeriat geliyor imajının verilmesinden başka anlam taşımadığı açıktır.
Mersin’den gelen bir başka haber ise tam bir provakatif amaçlı tertip olduğu aşikârdır. Orta öğretimde okuyan, etekleri kısa öğrencilerin bacaklarına yakıcı bir sıvı sıkılması herhalde Şeytanın bile aklına gelmezdi!... Bu tip haberleri televizyon kanallarında, gazete manşetlerinde ve internet sitelerinde dallandırıp budaklandıran başörtüsü karşıtlarının amacı; 28 Şubat sürecinde post modern darbeyi davet etmek için pompaladıkları, Müslim-Fadime tezgâhlarının yeni sürümleriyle ultra darbe çağrıları yapmak olduğunu görmekteyiz.
Görsel medyada sürekli olarak yayınlanan, üniversite giriş ve çıkışlarındaki, başörtülü öğrencilerin, başörtülerinin açılma ve onların ezik haldeki görüntüleri Türk halkını kışkırtma gayesine dayanan insanlarımız arasında kin ve nefret oluşturma amaçlıdır.
İzmir DSP örgütü üyelerinin Konak meydanındaki çarşafla yürüyüp daha sonra bu çarşafları yakmalarının ardından bir üniversitede yapılan tören esnasında oynanan oyunda çarşaf benzeri veya çağrıştıran bir örtünün yerlere atılması ve buna dair haberler hep halkı galeyana getirme amaçlı prokatif amaçlı tertipler olarak gözükmektedir.
Türk Halkının ne çarşaf giyme derdi ne iktidarın buna yol açacak kanun teşebbüsleri vardır. Kaldı ki başörtülüleri Türbanlı oldukları ve bu türbanın batıdan alındığını iddia edenlerin; çarşaf-peçe üzerinden yaptıkları tahrikler tamamen duygusaldır!... Üstelik üniversitelerle ilgili kanunun 17. maddesinde yapılacak değişiklik, çarşaf ve peçe ve benzeri kadın giysilerinin, cumhuriyet tarihinde ilk defa olarak yasaklanmasını sağlayacak girişimlerdir ve başörtü karşıtlarından çok önce bu konuda MHP-AKP anlaşmışlardır.
Görülüyor ki demokratik bir hak olduğu halde yıllardır bir sorun olarak Türkiye gündeminde olan başörtü meselesinin; demokratik yasalar çerçevesinde çözülmek istenmesi demokrasi ve egemenliği yalnızca kendileri için isteyenler tarafından hazmedilememiş/hazmedilememektedir. Bundan ötürü başörtüsü ve kullanımı önündeki engellerin aşılacağını gören mahfiller bunu engellemek için “şeytan”ın bile aklına gelmeyen tahrik ve tertiplere sarılmaktadırlar. Halkımıza düşen Müslüman Türk vakar ve olgunluğu ile kendi seçtikleri demokratik iktidarın, demokratik kararlarına sahip çıkarak; tahrik ve tertiplerin amaçlarına ulaşmasını engellemektir.
Cengiz Duman
Araştırmacı-Yazar
|